Rumkale - Gaziantep

Rumkale şehrinin kuruluşu İlk çağlara dayanmaktadır. Stratejik konumundan dolayı Asur çağından beri buraya yerleşildiği, hatta burasının Asur Kralı III. Salmanassar tarafından M.Ö. 855'te zapt edildiği bildirilen "Şitamrat" olduğu kabul edilmektedir. Fakat esaslı olarak M.Ö. 9. yüzyıl sonlarında Geç Hitit döneminde tahkim edildiği zannedilmektedir. Rumkale, M.Ö 9 yy. ortalarından itibaren Asur, Med, Pers, Roma ve Arap medeniyetlerinin yönetiminde kalmıştır. Günümüzde ayakta kalan mimari kalıntılar, Geç Roma ve Ortaçağ karakteri taşımaktadır.

Rumkale, çevresinden ve Ortaçağ ulaşım yollarının kesişme noktasında olduğundan dolayı Edessa Kontluğu'nun bölgesinde Ortaçağın en önemli kalesi olarak görülmektedir. Varlığı kesinlikle daha öncelere dayanan ve hala ayakta olan kalenin 1112 yılından sonra Ermeni Kurtig'in (Goğ Vasil) ele geçirmesiyle beraber kayıtları bulunmaktadır ve Kurtig'in ölümünden sonra 1116 tarihinde Frankların himayesine geçmiştir.

Ancak adı, Haçlı kontu Baudoin'in 1116 yılında Ermeni Goğ-Vasil'den şehri teslim almasıyla duyulmuştur . Haçlılar tarafından 1148 yılında Ermeni Katolikosu III. Grigor'a satılmış (15.000 Tahegan'a) ve kale bu tarihten itibaren 1292 yılında Melik Eşref tarafından fetholuncaya kadar Ermeni Katolikosluğu'nun merkezi olmuştur. Çevresi bütünüyle Müslümanların denetimine geçmesine rağmen, yıllarca Ermenilere merkez olma özelliğini muhafaza etmiştir.

13. yy' da Rumkale'de bir çok Yakubi bulunmaktaydı. Yakubiler kaleyi patriklik makamı olarak seçmiş, Yakubi azizi Barşavma Rumkale'de kendi adına bir manastır inşa ettirmiştir. Patrik 3. Ignace öldükten sonra Rumkaleli rahip Yakub 1283'te yeğeni Philoxenos'u patrik olarak atamış; patriğin Barşavma'da 1292'de ölmesiyle Yakubi Patrikliği çökmüştür.

Moğolların Anadolu'yu istilası sırasında Rumkale'de yaşayan Ermeni ve diğer Hıristiyan unsurlar, Moğolların yanında yer aldılar (1260). Rumkaleli Rabban Simeon gibi tabipler, Hülagu'nun hizmetine girerek sağladıkları nüfuslarını kendi şehir ve kiliselerinin menfaatlerine kullandılar.

Bu olaylar yaşanırken, Rumkale, aynı zamanda Memluklu saldırılarına da maruz kalmıştır. Memluklu hükümdarı Kalavun zamanında Baysarı'nın kumandasındaki Mısır ordusu Suriye güçleriyle birleşerek 19 Mayıs 1279'da Rumkale üzerine yürümüş ve Fırat nehri üzerinde ordugah kurmuştur. Katolikos'a elçi olarak biri Arap, diğeri Ermeni iki kişiyi gönderdiler ve Katolikos'tan kaleyi teslim etmesini, rahipleriyle birlikte Kudüs'e veya Kilikya'ya çekilmesini istediler. Katolikos bu teklifi kabul etmeyince, Memluklular yerleşimin Ermeni kesimini yağma ettiler. Ardından yerleşim iç kaleye çekilince, Memluklular Rumkale'yi terk etti. Rumkale, İlhanlıların müstahkem bir mevkii ve onlarla işbirliği yapan Ermenilerin katolikosluk merkezi olarak kaldı.

Memluklular daha sonra El-Eşref Halil zamanında (1292) Rumkale'yi ikinci defa kuşatıp şehri ve kaleyi ele geçirerek Ermeni katolikosluğuna son verdiler. Sonrasında Rumkale sultanın emri üzerine Suriye naibi Sancar Şuba tarafından tamir ettirildi ve Kal'at el-Müslimin adıyla hudut kalesi olarak teşkilatlandırıldı. Rumkale Memluklular zamanında yeniden uç kalesi olarak kullanılmışsa da, eski parlak dönemini bir daha yaşamamıştır.

Memluk sultanı bölgeyi savaşlarda Memlûklulara yardımcı olan Türkmen beylerinin idâresine verdi. Rumkale civarı yarım asır kadar Halep valisine bağlı olarak Türkmen beyleri tarafından idâre edildi. Daha sonra da Dulkadiroğulları'nın eline geçti. Melik Eşref, zafer mektuplarında ve Halep kalesi kitabesinde, "Rumkale'nin fethiyle, bütün Doğu Anadolu ve Irak'ın kapılarının kendisine açıldığını" yazmış, "Allah'ın izniyle doğudan batıya kadar bütün ülkelerin sahibi olacağız" ifadesine yer vermiştir.

Timur Han, Rumkale'yi zorlu bir muhasaradan sonra Memlûklulardan aldı(1400). Berkûk'un vefâtı ve Timur Han'ın geri çekilmesi üzerine bölge, Türkmen beylerinin hakimiyet kavgalarına sahne oldu. 1404 yılında Rumkale'de bir Memluk nâibi oturuyor, bölgede yaşayan Köpekoğullarının idâresindeki Avşar boyuna mensup Türkmenler de zaman zaman onlara yardımcı oluyor, bazen de Memluklarla savaşıyorlardı. Yerleştirilen güvercinlerle doğu hudutlarından ta Mısır'a ulaşan Memluklu haberleşme ağında önemli bir nokta ve hudut kalesi olarak tahkim edilen Rumkale, zaman zaman iktidârı kaybeden Halep nâiblerinin sığınak yeri olmuştur. Bütün bu kargaşa ortamına rağmen Rumkale, şehri ziyaret eden İbni Arabşah ve Halil Zahirî gibi seyyah-yazarların övgülerine mazhar olmaktan da geri kalmamıştır.
I.Selim 24 Ağustos 1516 günü Mercidabık'ta Memlûk ordusunu yenerek Rumkale de dahil olmak üzere, Haleb'e tabi bütün kale ve şehirleri, Osmanlı ülkesine kattı. Her birine hakimler ve kadılar tayin edilip Osmanlı nizamının uygulanması sağlandı.