Abant'ta Çocukluğa geri dönmek..
Bolu’nun 34 km güneyinde, toprak kaymaları sonucunda oluşmuş, 1.28 kilometrekarelik bir alanda yer alan Abant gölünün çevresine kurulmuş olan bir yer. Genel anlamda düşünüldüğünde 3 otel ve bir göl haricinde bir şey yokmuş gibi görünse de, yaşamadan anlamak imkansız.
Abant’a ulaşmak için öncelikle Bolu’ya gitmeniz gerekiyor. Ankara veya İstanbul’dan, her iki şehirden de Abant’a gidiş için en kısa yol Tem otoyoludur. Ankara’dan ortalama 1,5 saatte, İstanbul’ dan ise 3 saatte ulaşabilirsiniz. Tem otoyolunun bittiği bir Abant sapağı vardır, burada bulunan dik bir tepeyi tırmandığınızda yaklaşık yarım saat sonra Abant’tasınız.
Her mevsimin renklerini üzerinde çok güzel bir elbise gibi taşımasını bilen Abant'ta, yaz aylarında, gölün etrafında bir hamakta ya da çimenlerin üzerinde yapılan bir öğle uykusu... kış aylarında ise, beyaz bir görüntü eşliğinde buz tutmuş bir göl manzarası. Ama en güzel mevsimi bahar aylarıdır. Yaprakların, yeşilden yavaş yavaş sarıya, ya da sarıdan yeşile dönüşü... ve bahar aylarının güzelliklerini hiç çekinmeden umarsızca size sunar Abant.
Abant çocukluğunuza dönüştür
Çocukken kar yağdığında neler yapardınız? Bir tahta parçası alıp bulduğunuz en dik yokuşa çıkar, ve aşağıya doğru korkusuzca, sevinç çığlıkları atıp kaymanın keyfini yaşamaz mıydınız? Şimdi büyüdüyseniz ne olmuş ki? Bilgisayarlar, telefonlar, dosyalar derken, nasılda unuttunuz çocuksu sevinç çığlıklarınızı...
Abant’ın büyülü taraflarından biri işte bu... Çocukluğunuzda kaydığınız tahta parçalarının biraz modernize edilmiş, bir direksiyonla gidiş yönünüzü ayarlayabilme şansı verilmiş bir kızakla Abant’ın çorak kalmış tepelerinden aşağıya kayarken şaşırmayın! Yüzünüzdeki tebessümü bir yerlerden hatırlıyorsunuz.
Mangaldan çıkan duman kokuları
Mangal kelimesi ne gibi bir çağrışım yapıyor? Temiz hava, yeşil bir doğa, karşınızda göl manzarası gölün içinde bulunan nilüfer çiçekleri. Belki üzerine konan bir kurbağa görürsünüz ve bir öpücükle prens ya da prenses olur.
Temiz hava insanı acıktırıyor değil mi? Peki ya ne yiyeceğiz? Arabamızın arkasında getirdiğimiz mangal kurulacak, yakılacak ve üstüne konan etler pişirilecek. Üşenip yanınıza bir şeyler almadınız mı? Ya da anlık bir karar mı sizi Abant’a getiren? Hiç sorun değil, kolaylıkla bir mangal kiralayabilirsiniz. Kır lokantalarında bulabileceğiniz mangalın yanında et, tavuk ya da alabalık tercihinizi yapın ve başlayın mangal dumanından çıkan kokuları içinize çekmeye. "Hava soğuk, hasta olurum ya da mangal yapmaktan hoşlanmam" derseniz. O zaman size, gölün yakınlarında bulunan otellerin restoranlarını tavsiye edebiliriz. "Abant’a kadar gel, otel mönüsünden bir şeyler seç olmaz ki!" derseniz. Buna da bir çare var. Gölün etrafında ağaçlıkların arasında bulabileceğiniz küçük lokantalar size leziz yöre yemeklerini sunmaktan memnun olacaklardır.
Yemek faslını atlattınız. Şimdi sıra yediklerinizi biraz eritmeye geldi. Abant Gölü'nün etrafında biraz yürüyüşe ne dersiniz? Ormanın huzuru, ağaçlarda gezen sincapların sevimliliği ve at nalı sesleri... "Bu at nalı sesi de nerden çıktı şimdi, bu sessizliğin içinde?" Bu sesler, siz eğer yorulursanız, ya da gölün çevresinde farklı bir ruh haliyle gezi yapmak isteyebilirsiniz diye, gezi faytonunu çeken atların ayak sesleri. Eğer meraklısıysanız; gölün etrafında ata binebilirsiniz. Yalnız dikkat! Eğer çok iyi bir binici değilseniz, her an göle fırlatılma riskiyle karşı karşıyasınız demektir.
Birazda köy havası
Abant ve Bolu çevresi gerek belediye, gerekse orman bekçileri tarafından korunmaya alınmıştır. Abant Gölü'ne girerken ödeyeceğiniz giriş ücreti de koruma ve güzelleştirmeye kullanılan bir gelirdir. Bolu ve çevresinde ağaç kesimlerine ve izinsiz avlanmaya çok ciddi yasaklar getirilmiştir.
Bu kadar korunan bir yerde, çevre köylerde kurulan pazarlardan alınan yiyeceklerinde ne kadar lezzetli olabileceğini düşünün. Balın lezzeti, meyvenin hormonsuzu, tarhananın taptaze kokusu, peynirin her çeşidi ve birde koca bir tabak süzme yoğurdunu köy ekmeğini bandırarak yemenin keyfi eklenince...
Gel de ayrıl Abant’tan
Habertatil
Abant’a ulaşmak için öncelikle Bolu’ya gitmeniz gerekiyor. Ankara veya İstanbul’dan, her iki şehirden de Abant’a gidiş için en kısa yol Tem otoyoludur. Ankara’dan ortalama 1,5 saatte, İstanbul’ dan ise 3 saatte ulaşabilirsiniz. Tem otoyolunun bittiği bir Abant sapağı vardır, burada bulunan dik bir tepeyi tırmandığınızda yaklaşık yarım saat sonra Abant’tasınız.
Her mevsimin renklerini üzerinde çok güzel bir elbise gibi taşımasını bilen Abant'ta, yaz aylarında, gölün etrafında bir hamakta ya da çimenlerin üzerinde yapılan bir öğle uykusu... kış aylarında ise, beyaz bir görüntü eşliğinde buz tutmuş bir göl manzarası. Ama en güzel mevsimi bahar aylarıdır. Yaprakların, yeşilden yavaş yavaş sarıya, ya da sarıdan yeşile dönüşü... ve bahar aylarının güzelliklerini hiç çekinmeden umarsızca size sunar Abant.
Abant çocukluğunuza dönüştür
Çocukken kar yağdığında neler yapardınız? Bir tahta parçası alıp bulduğunuz en dik yokuşa çıkar, ve aşağıya doğru korkusuzca, sevinç çığlıkları atıp kaymanın keyfini yaşamaz mıydınız? Şimdi büyüdüyseniz ne olmuş ki? Bilgisayarlar, telefonlar, dosyalar derken, nasılda unuttunuz çocuksu sevinç çığlıklarınızı...
Abant’ın büyülü taraflarından biri işte bu... Çocukluğunuzda kaydığınız tahta parçalarının biraz modernize edilmiş, bir direksiyonla gidiş yönünüzü ayarlayabilme şansı verilmiş bir kızakla Abant’ın çorak kalmış tepelerinden aşağıya kayarken şaşırmayın! Yüzünüzdeki tebessümü bir yerlerden hatırlıyorsunuz.
Mangaldan çıkan duman kokuları
Mangal kelimesi ne gibi bir çağrışım yapıyor? Temiz hava, yeşil bir doğa, karşınızda göl manzarası gölün içinde bulunan nilüfer çiçekleri. Belki üzerine konan bir kurbağa görürsünüz ve bir öpücükle prens ya da prenses olur.
Temiz hava insanı acıktırıyor değil mi? Peki ya ne yiyeceğiz? Arabamızın arkasında getirdiğimiz mangal kurulacak, yakılacak ve üstüne konan etler pişirilecek. Üşenip yanınıza bir şeyler almadınız mı? Ya da anlık bir karar mı sizi Abant’a getiren? Hiç sorun değil, kolaylıkla bir mangal kiralayabilirsiniz. Kır lokantalarında bulabileceğiniz mangalın yanında et, tavuk ya da alabalık tercihinizi yapın ve başlayın mangal dumanından çıkan kokuları içinize çekmeye. "Hava soğuk, hasta olurum ya da mangal yapmaktan hoşlanmam" derseniz. O zaman size, gölün yakınlarında bulunan otellerin restoranlarını tavsiye edebiliriz. "Abant’a kadar gel, otel mönüsünden bir şeyler seç olmaz ki!" derseniz. Buna da bir çare var. Gölün etrafında ağaçlıkların arasında bulabileceğiniz küçük lokantalar size leziz yöre yemeklerini sunmaktan memnun olacaklardır.
Yemek faslını atlattınız. Şimdi sıra yediklerinizi biraz eritmeye geldi. Abant Gölü'nün etrafında biraz yürüyüşe ne dersiniz? Ormanın huzuru, ağaçlarda gezen sincapların sevimliliği ve at nalı sesleri... "Bu at nalı sesi de nerden çıktı şimdi, bu sessizliğin içinde?" Bu sesler, siz eğer yorulursanız, ya da gölün çevresinde farklı bir ruh haliyle gezi yapmak isteyebilirsiniz diye, gezi faytonunu çeken atların ayak sesleri. Eğer meraklısıysanız; gölün etrafında ata binebilirsiniz. Yalnız dikkat! Eğer çok iyi bir binici değilseniz, her an göle fırlatılma riskiyle karşı karşıyasınız demektir.
Birazda köy havası
Abant ve Bolu çevresi gerek belediye, gerekse orman bekçileri tarafından korunmaya alınmıştır. Abant Gölü'ne girerken ödeyeceğiniz giriş ücreti de koruma ve güzelleştirmeye kullanılan bir gelirdir. Bolu ve çevresinde ağaç kesimlerine ve izinsiz avlanmaya çok ciddi yasaklar getirilmiştir.
Bu kadar korunan bir yerde, çevre köylerde kurulan pazarlardan alınan yiyeceklerinde ne kadar lezzetli olabileceğini düşünün. Balın lezzeti, meyvenin hormonsuzu, tarhananın taptaze kokusu, peynirin her çeşidi ve birde koca bir tabak süzme yoğurdunu köy ekmeğini bandırarak yemenin keyfi eklenince...
Gel de ayrıl Abant’tan
Habertatil
Konular
- Kırklareli-Pınarhisar Kalesi
- Kırklareli-Yıldız Dağları
- Kırklareli-Zindan Baba Türbesi
- Kırklareli-Dupnisa Mağarası
- Kırklareli-İğneada Longozu
- Kırklareli-Vize Kalesi
- Kırklareli-Kıyıköy Kalesi
- Kırklareli-Kanlıgeçit Höyüğü
- Kırklareli-İğneada Ormanları
- Kırklareli-İğneada Limanköy
- Balıkesir-Çınarlı Köyü Plajı
- Balıkesir-Cunda Adası Pateriça Köyleri
- Balıkesir-Palata Çeşmesi
- Balıkesir-Bandırma Arkeoloji Müzesi
- Balıkesir-Antandros Antik Kenti
- Balıkesir-Hasan Boğuldu Göleti
- Balıkesir-Agios Yannis Kilisesi
- Balıkesir-Ayvalık Evleri Taş Binaları
- Balıkesir-Aya Athanasiu Kilisesi
- Balıkesir-Alacaoluk Kalesi
- Balıkesir-Manastır Plajı
- Balıkesir-Sarımsaklı Kurugöl
- Balıkesir-Yazören Mağarası
- Balıkesir-Cunda Adası
- Balıkesir-Kozak Yaylası
- Balıkesir-Hacı Bayram Camii
- Balıkesir-Gönen Kaplıcaları
- Balıkesir-Deliklitaş
- Balıkesir-Balıkesir Saat Kulesi
- Balıkesir-Ortunç Koyu