Rüzgârın götürdüğü yere git!

Mavi yolculuğa çıkarak tatil yapmak sıradanlığa bir reddiye. Ne yüzlerce kişinin aynı anda denize girdiği kalabalıklar, ne tıklım tıklım havuzlar var. Kafa şişiren müziklere katlanmak, gereksiz animasyonlara katılma zorunluluğu da yok. Huzur ve sükûnet var. Bir de her gün başka bir koya demir atma özgürlüğü.

Bu rüya değil, mavi yolculuk

Halikarnas Balıkçısı, Azra Erhat ve Sabahattin Eyüboğlu'nun turizm literatürüne kazandırdığı mavi yolculuk her yıl tekrarlanan bir şölen adeta. İsmin kaynağı Erhat. İlk baskısı 1957'de yapılan aynı adlı eser bir başucu kitabı.

Farklı başlangıç noktaları olsa da Grandi, sabahın ilk ışıklarıyla Göcek Marina'dan demir aldı. Limanda yapılan mahalle düğünü yüzünden herkes geç yatmıştı. Cumartesi akşamları yapılan düğünler mavi yolculuğa çıkacak deniz tutkunları için bir uğurlama şenliği gibi. Turistler bir yakınlarının düğününe katılmışçasına eğleniyor.

Kahvaltı için durak Yassıca adalar. Henüz uyanamayanlar için Cin Ali'nin zili yankılandı. Zil biraz sonra yapılacak mükellef kahvaltının da habercisi. Kaptan Mehmet Ali Özkıvrak, yani Ali Kaptan bir orkestra şefi gibi. Hakan Oğuz her şeyden sorumlu. Birkaç metrekarelik mutfakta her öğün bir ziyafet sofrası hazırlıyor. Gemiciler Servet Tekin ve Ali Tekin her zaman için kendileri için yapacak bir şey buluyor. Cin Ali lakaplı küçük Ali henüz on altı yaşında ve teknenin tek okullu gemicisi. Bodrum Endüstri Meslek Lisesi Yat Kaptanlığı bölümünden. Şimdi stajda. Bu uyumlu üçlü kamaraların hazırlanmasından yemeklere, yelkenlerin açılmasından demir atmaya kadar her şeyi birlikte ve bir panter çevikliği ile yapıyor.

Kahvaltıdan sonra tekrar demir alarak ve yelken yaparak Ağa Limanı yakınlarına ulaşıyoruz. Akşamüzeri Gemiler Adası'ndayız. Botla adaya geçerek muhteşem manzarayı ve gün batımını fotoğraflıyoruz. Antik kalıntıların üzerine günün son sarı ışıkları düşüyor. Tekrar tekneye, yani Grandi'ye dönmek güzel.

Hamidiye zırhlısı bu koylarda saklandı

İkinci gün daha da erken başlıyor. Hareket saati beş. 5 saat 17 dakikalık bir deniz yolculuğundan sonra Kaş yakınlarındaki Frenk İncirli Koyu'ndayız. Kahvaltı sonrası ise Aperlai koyunda. Mendireğe çıkıp tekneyle birlikte etrafı fotoğraflarken anladım ki burası bana yabancı değil. Birkaç yıl önce Şehir Kaçkınları dosyası için gelmiştim buraya. Hariciyeden emekli Sitare Hanım insanlardan uzaklaşmak için yaşıyordu tek başına. Şimdi yeni komşuları olmuş. Etrafa küçük konaklama yerleri yapılmış.

Kekova Karalos geceyi geçirmek için uygun bir sığınak. Etrafı dolunay aydınlatıyor, belli belirsiz ormanların ürkütücü sükunetini yaban keçilerinin sesi bozuyor.

Üçüncü gün karadayız. Demre'de Noel Baba ziyaretini erken yapmak akıllıca. Gün ortasında akın akın Rus turist geliyor. Sırada Myra antik kenti gezisi var. Bir antik kentin olmazsa olmazları; ana kapı yani portal, antik tiyatro ve hamam. Bir de şehrin dışında yer alan kaya mezarları. Birbirinin tekrarı gibi dursa da yine de büyüleyici. Teknedeki öğle yemeği sonrası durağımız Kaleköy. Ardından Simena. Yelken yaparak tekrar Kaş Limanı'ndayız.

Myra Likya uygarlığının en önemli merkezlerinden biri. Yerleşim yerleri daha çok tepelere yapılmış. Roma zamanında daha güvenli olduğundan dolayı sahile doğru da yerleşim yerleri yapılmış. Harun Reşit'in ordularının rüzgar gibi geçtiği mekanlarda hiçbir şeye dokunulmamış. Sonradan Selçuklu ve Osmanlı hakimiyeti dönemi gelmiş. Birinci Dünya Savaşı'nın ilk yıllarında Hamidiye zırhlısı İngiliz hedeflerini bombaladıktan sonra bu saklı koylara sığınmış. İngilizler değil gemilerle, uçaklarla tarama yaptıkları halde bile bulamamışlar.

Saint Nikola'nın yani Noel Baba'nın mezarına Ruslar sahip çıkmış. Hatta Rus çarı restore ettirmiş. Bizim Noel Baba olarak bildiğimiz Saint Nikola'nın her tarafında şimdi ikona ve hediyelik eşya dükkanları var Rus turistler için.

Kale Köy'de Rahmi M. Koç İlkokulu'nda ise sadece 6 öğrenci var. Şirin mi şirin bir okul. Nilgün Öztürk tatil için geldiğinde keşke burada öğretmen olsam demiş. Sonraki yıllarda tayini çıkınca bir rüyası gerçek olmuş.

Mavi yolculuğumuz yine yelken yaparak rüzgarı yakalayarak Kaş Limanı dışına getirdi dördüncü gün. Ertesi gün Kalkan Yeşiliköy'ün sessiz güzelliği bizi bekliyordu.

Grandi'nin de dahil olduğu Tussock Cruising'in 15 belirlenmiş rotası var. Nisan ayında başlayan Mavi Tur'lar ekime kadar sürüyor. Türkiye'de 25. yılını kutluyorlar. Çok gerekli olmadıkça motorları çalıştırmayan ve en küçük rüzgar esintisini değerlendiren teknelerle yapılan Mavi yolculuğu başta Hollandalılar ve İngilizler olmak üzere Avrupalılar tercih ediyor. Türkiye'den ise talep istenildiği kadar değil. Tussock yöneticilerinden Loes Douze'un verdiği bilgiye göre bazen şirketler, bazen arkadaş grupları tekneyi kiralayabiliyor. Özellikle Avrupalıların arkadaş grupları, sadece erkek ve sadece kadın grupları gibi çok farklı istekleri oluyor ve Tussock bunlara olumlu cevap veriyor.

20 kilometrelik sahili ve antik yapılarıyla ünlü Patara'yı, kartpostal güzelliğindeki Ölüdeniz'i, terk edilmiş şehir ürpertisindeki Kayaköy'ü ve Saklıkent'i de görerek sondan bir önceki durak olan Fethiye Ece Marina'daydık beşinci gün. Aynı anda 400 teknenin bağlanabildiği Ece Marina, bölgenin de gururu. Çünkü bu sayı Fethiye'deki toplam kapasitenin üçte ikisi demek. Türkiye için 22 marina ve 10 bine yaklaşan kapasite çok az. Ankara'daki bütün işlerini tasfiye ederek bundan sonraki hayatını yat turizmine adayan Sema Ece ve Ece Saray Marina ve Oteli Genel Müdürü Dr. Serdar Baş yaşanan sorunlara rağmen umutlu bir vizyon çiziyor. Bürokratik engellerin ortadan kaldırılarak Akdeniz'deki fırsatların ıskalanmaması çağrısında bulunuyor.

10.06.2008

Kaynak : Zaman


Konular