Binbir Gece Masalları (1)

Ey bahtı güzel okur, ey hoşluk ve cömertlikle donanmış kişi!
Kısacası her vasıtaya, her iklime, her kara ve su parçasına hazırdım; uçan halı gibi havalarda gidebilen vasıtalarla taşıyacağım çantalarım da vardı, motorlu taşıtın girmediği arazilerde keyifle sırtlarına bineceğim eşeklere uygun, kilimden dikilme heybelerim de. Kaç ülke, kaç şehir göreceğim, kaç limana uğrayacağım, kaç vaha ya da çöl geçeceğim ve hangi adalara, cezirelere çıkacağım, bu biraz da bacaklarım ve

sırtımın zihnimle kuracakları dostluğa bağlı. Çünkü, söz konusu olan yalnızca gideceğim yerlerin harita üzerinde çok sayıda nokta oluşturması ve bunların birbirlerinden binlerce kilometre uzaklıkta bulunmaları değil, bunlardan da önemlisi, ruhumun, kağıt üzerinde olmayan ya da kartoğrafyası meçhul kimi hayal haritalarını, masal krokilerini getirip getirip önüme seriyor olması. Tutkum, tutkumun yol haritaları, tutkumun nehirleri, tutkumun demir pençeleri, çelik bıçakları beni uykuda ya da uyanık halimde gelip gelip buluyor. Kendini kurtar kurtarabilirsen...
Özcan Yüksek


Konular