Bozyazı

Antik çağda Nagidos adıyla anılan Bozyazı, bölgenin en eski kentlerinden biri. Toros Dağları’nın eteklerinde verimli bir ovanın üzerinde yer alıyor. Samoslular tarafından kolonize edilen kent M.Ö. 5 yüzyılda Pers egemenliği altına girmiş. Şimdi bir yolla karaya bağlanmış olan Nagidus adacığı bu antik kentin bir parçasıydı. Helenistik Çağ’da, Mısır’daki Ptolemaioslar’ın etkisi altına girmiş, ardından gelen korsan baskıları kentin zayıflamasına yol açmıştı. Orta Çağa gelindiğinde ise, yerleşimin sadece Bozyazı Adası üzerinde yoğunlaştığı anlaşılıyor. Bir tepe üzerindeki antik kentte tarihi kalıntılar hala görülebiliyor. İçel’in en büyük ve en modern balıkçı barınağı burada.Turfanda sebzecilik ve seracılık çok gelişmiş. 1988 yılında ilçe ilan edilmiş.

Softa Kalesi
İlçenin 10 km doğusunda, Mersin yolu üzerinde “Fidik” denilen tepe üzerinde kurulu. Eski çağlardan beri korsanlar ve Romalılar tarafından kullanılan kale, burçlu görünümünü Orta Çağ’da kazanmış. Bizans çağlarında onarım görmüş, sonra da Türkler tarafından kullanılmış. Surların içinde birkaç su sarnıcı ile Orta Çağ’a ait hamam kalıntıları göze çarpıyor.

Maraş Tepesi
Bozyazı’nın 2 km. doğusunda Maraş Tepesi üzerinde kurulu olan kent, Mısır Kralı Ptolemaios’un eşi Kraliçe Arsinoe adını taşıyan antik bir liman kenti. M.Ö.3 yüzyılda kurulduğu sanılan kentin görülebilen en önemli kalıntıları iki katlı mozaik döşeli mezarlar ile bazı yapı kalıntıları.

Kilise Burnu
Bozyazı’nın doğusunda, Ayak Köyü sınırları içerisinde bulunuyor ve halk tarafından Kilise Burnu olarak adlandırılıyor. Sur kalıntıları içerisinde bir sarnıç, bir kilise ve yapı kalıntıları ile surların dışında ikisi yanyana, biri oldukça sağlam M.S. 1 ve 2 yüzyıllara ait mezarlar bulunuyor. Antik kent günümüze kadar kalmayı başarmış yapılarıyla Geç Roma, Erken Bizans özellikleri gösteriyor.

Çaltı Mağarası
Lenger Köyü’nde son zamanlarda yeni bir mağara ortaya çıkarılmış. İki kattan oluşan ve yaklaşık 1500 m2 ‘lik bir alanı kaplayan mağarada çeşitli renklerde dikit ve sarkıtlar bulunuyor.

Aydıncık
Aydıncık, tipik bir yol üstü kasabası. Küçük ve kayalık koyları dışında geniş kumsallarıyla da dikkat çekiyor. Antik adı Celenderis olan kent, önemli bir liman kenti olarak gelişmiş. Kıbrıs’a en yakın noktada bulunması nedeniyle de önem kazanmış. Kent merkezi ve çevresinde yapılan kazılarda Selefkoslar döneminden seramikler, Roma dönemine tarihlenen tiyatro, 2-3. yüzyıla tarihlenen dört ayaklı anıt mezar ve su kemerleri ortaya çıkarılmış.

Tokmar Kalesi
Aydıncık-Silifke arasında karşınıza çıkacak yön levhalarından biri de Tokmar Kalesi’ne ait olacak. (Silifke’den 30 km.) Karayolundan 5 km uzaklıktaki kale, yöreye hakim bir uçurumun kenarına yapılmış. Burçları ve duvar kalıntıları büyük ölçüde ayakta.

Yalan Dünya Mağarası
Anamur-Silifke yolunda Aydıncık’tan sonra Gülnar yol ayrımından itibaren 13 km, Sele Mahallesi‘ne yaklaşık 1 km mesafede bulunuyor. Kısmen yatay, kısmen dikey tipinde bir mağara. Mağaranın içinde sarkıt, dikit ve kolonlar var. Bol miktarda mağara incileri de gözlemleniyor. Giriş kısmındaki büyük salonda dağınık biçimde seramik parçaları bulunmuş. Mağarada karstik kalkerlerde açılmış iki giriş ağzı var. Giriş ağızları arasında mesafe yaklaşık 100 m. kadar. Giriş ağızlarından biri kubbe şeklindeki bir örtünün üzerinde 8x6 m. ebadında büyükçe pencere gibi bir açıklıkta, içeriye 17 m.lik iniş ancak özel merdivenle yapılabiliyor.
İniş kalınlığı 30 m. kadar olan ebuli üzerinden yapılıyor. Buradaki büyük salon 92 m. uzunluğunda 67 m. genişliğinde. 10 m. yükseldikten sonra küçük bir salona giriliyor. Bu salon 30 m. derinliğindeki kuyunun dibine kadar ulaşıyor.

Dört Ayaklı Anıt Mezar
Roma devri özelliği gösteren iki katlı bir yapı olan Dört Ayaklı Anıt Mezar iyi korunmuş durumda. Kilikya’da, Celenderis’te Dört Ayak olarak anılan, M.S. 2. veya 3. yüzyıla tarihlendirilen anıt mezarı pirami çatı ile hem Öterkale ve hem Uzuncaburç mezarlarının geleneğini devam ettirdiği görülüyor. Tüm bu örnekler Uzuncaburç ve paraleli Helenistik çağ piramit çatılı kule mezar geleneğinin Roma devrindeki uzantıları.