Akdeniz’in Yasemini Tunus’a 'Kültür Turizm' Gezisi
Tunus, kuzey Afrika'nın en küçük ülkesi. Ülkenin palmiye ağaçlarının gölgesine sıralanmış, göz alıcı Akdeniz kumsallarından, göz alabildiğine uzanan çöllerine kadar olan uzunluğu 200 km'yi bile bulmaz. Ancak burada keşfedilmeyi bekleyen pek çok tarihi ve doğal güzellikler bulunmaktadır.
Muhammet Beşşar, Tunusluların duygularına tercüman oluyor:
Osmanlı tarihi bizim tarihimizdir
Gezimiz sırasında söz Osmanlı dönemine gelince, Tunus'un Osmanlı valilerine "Beyimiz o dönemde şunları şunları yapmıştı" diye konuşmaları dikkatimizi çekiyor. Rehberimiz, Muhammet Beşşar bey duruma açıklık getiriyor: "Biz tarihimize sahip çıkan bir milletiz. Osmanlı dönemi, tarihimizin en verimli dönemidir. O dönemde Tunus'ta hiçbir karışıklık çıkmamış, Osmanlı valileri halk tarafından çok sevilmiş ve benimsenmiştir."
Tunus, stratejik konumu ve verimli toprakları nedeniyle tarih boyunca pek çok kez işgalcilerin ilgisini çekmiş, Akdeniz ülkelerinin, mimari, estetik, beyaz ve mavinin hakim olduğu bütün özelliklerini bünyesinde barındırmaktadır.
Tunus, kuzey Afrika'da. Akdeniz'e kıyısı olan bir İslam ülkesi. Batısında Cezayir, doğusunda Libya ve Akdeniz, kuzeyinde de Akdeniz yer alır. Ülkenin güney kısmını büyük sahra çölü kaplar. Tunus, bölgede, ev sahipliği yaptığı medeniyet zenginliği, sokaklarındaki yasemin çiçekleri ve doğal güzelliğiyle ön plana çıkmaktadır.
Tunus'u düşündüğümüzde ilk aklımıza gelenler, Endülüs İslâm medeniyetinin tohumlarının atıldığı, bizim lisanımızdaki karşılığıyla "bir akıncı üssü" olan cerbe adası. Tarık bin Ziyad, el-Kayrevan şehri, sahabe ve büyük komutan Ukbe bin Nafi. Barbaros Hayrettin paşa, ünlü İslâm düşünürü ibn-i Haldun ve onların izlerini takip edenler ile Fransa'dan bağımsızlığını kazandıktan sonrasında ise Habîb Burgiba gelmektedir.
Akdeniz'in "kısrak başı"
Tunus biraz bizim anavatanımıza, topraklarımıza benziyor. Şimdi olmasa bile geçmişte üretken topraklar... Hem insanıyla, hem toprağıyla... Anadolu yarımadasının dünya medeniyetlerinin beşiği olarak üstlendiği işlevi, Tunus da mağrib diyarında kendi çapında dar kapsamda yerinde getirmiş. Orası da bizim toprağımız gibi Akdeniz'e bir "kısrak başı" gibi uzanıyor. Onlar Afrika'dan, biz Asya'dan, eski kıt'adan...
Bu düşünceler altında iken uçağımız Tunus Kartaca Havalimanı'na iniyor. Kartaca Havalimanı'nın yapımı, lider Zeynel Abidin bin Ali'nin emriyle Türk muteahhitlere verilmiş. Burada bir hatırlatmada bulunmak istiyorum, Tunus Türklere hiçbir döneminde vize koymamıştır. TASCA (Türk-Arap Bilim Kültür Sanat Derneği) ile Tunus Turizm Bakanlığı'nın gazeteciler için organize ettiği Tunus gezimiz de böylece başlıyor.
Türklere ilgi büyük
Tunus'a, Tunus Kültür Bakanlığı'nın davetlisi olarak TASCA yönetim kurulu başkanı Muhammet Adil Bey'in önderliğinde İsmail Kahraman, Sebahattin Arvasi, Yılmaz Karaca, Ahmet Hasdemir, Tahir Kavdır, İsmet Yıldırım, Samed Doğan ile gazeteciler grubu olarak gittik. Hava alanında bizi Tunus Turizm Bakanlığı Müsteşarı Muhammet Beşşar Bey karşıladı. Samimi ve içtenliğiyle bizi kucaklayan Beşşar Bey "ülkenize hoş geldiniz" diyerek bizleri selamladı. Yasal işlemleri yaptığımız sırada da görevli memurların Türklere ne kadar içten ve müsamahakâr davrandığı gözümüzden kaçmadı.
Tunus havalimanından ayrıldıktan sonra kısa zamanda dost olduğumuz Muhammet Beşşar, birçok yabancı turist ve gazetecileri ülkesine davet ettiğini ancak Türklerin gelişi kadar hiç birine bu denli heyecanlanmadığını ifade etti. Başkentin tam ortasında bulunan Habib Burgiba caddesi üzerindeki Afrika oteline yerleştik. Sabahın erken saatlerinde ellerimizde fotoğraf makineleri ve kameralarla kendimizi Habib Burgiba caddesinde buluyoruz. Bizi bu kadar heyecanlandıran şey, bir dönem aynı tarihi paylaştığımız insanlarla yeniden bir araya gelmekti.
Bardo Müzesi
Tunus'taki "kültür ve turizm gezi"mize Bardo Müzesi'ni ziyaret ederek başlıyoruz. Bardo, İspanyolca bahçeler anlamına geliyormuş. Osmanlı beyinin sarayı restore edilerek, ülkedeki tüm eserler insanların ilgisine sunulmak üzere müze haline getirilmiş. 1881 yılında Fransızlar işgale başlayınca dönemin Osmanlı beyi işgalcilerin saraya gelip yerleşmemesi için, saraydan ayrılarak burayı Tunus tarihi müzesine dönüştürür. Tarihi belgelerin ve tarihi eserlerin çalınıp Batı'ya taşınmasından korkan Tunuslu entelektüeller, ülkedeki tüm tarihi eserleri buraya taşımışlar. Tunus'un 3 bin yıllık tarihi yatıyor burada. Kartaca tanrılarından, kraliçelere kadar asırlar öncesinin eserleri sergileniyor. Ayrıca Osmanlı beyinin sarayının bir bölümü halen parlamento binası olarak görev yapmaktadır.
Fransız mahkemelerini reddeden Tunuslular
Tunus devletinin Osmanlı dönemini kendi tarihi olarak kabul ettiklerini ve tarih kitaplarında da yer verdiklerini, hem de okul kitaplarında öğrencilerine okuttuğunu öğreniyoruz. Gezimiz sırasında söz Osmanlı dönemine gelince, Tunus'un Osmanlı valilerine "Beyimiz o dönemde şunları şunları yapmıştı" diye konuşmaları dikkatimizi çekiyor. Rehberimiz, Muhammet Beşşar bey duruma açıklık getiriyor: "Biz tarihimize sahip çıkan bir milletiz. Osmanlı dönemi, tarihimizin en verimli dönemidir. O dönemde Tunus'ta hiçbir karışıklık çıkmamış, Osmanlı valileri halk tarafından çok sevilmiş ve benimsenmiştir. Hatta size şu örneği verince durumu daha iyi anlaşılacaktır: Fransızların ülkeye geldiği ve yönetimi ele geçirdiği zamanlarda, halk Fransız mahkemelerini reddetmiş, herhangi bir problemde Bey'in evinin yolunu tutup, onun adaletine sığınmışlardır."
Burgiba ve Atatürk
1881 yılında sömürge altına alınan Tunus'un 1956 yılında bağımsızlığını kazanmasını sağlayan Habib Burgiba, Osmanlı Beyi'nin inşa ettirdiği Sadikiye Üniversitesi'nde okumuş. Fransızları kovduktan sonra Türkiye'ye yönünü dönen Burgiba, o dönemde Türkiye'de yürürlüğe konulan Cumhuriyet sistemini ülkesine getirip laikliği ön planda tutmuştur. Ayrıca Atatürk'e beslediği hayranlığından dolayı 2. AtaTürk yakıştırması bile yapılmıştır. Sadece yazı değişikliğini gerçekleştirmemiş. Bu yönüyle Osmanlı'ya bağlılığının olduğunu söyleyen Tunuslular, Burgiba'nın bu tutumunu "eğer o dönemin Türkiyesinde Osmanlı sistemi devam etseydi, Burgiba Osmanlı sistemini ülkemize getirecekti." diyorlar. Türkiye'ye karşı olan sevgisinin sonucudur ki, Tunus bayrağını Türk bayrağına benzetmiş. Hilal ve yıldızı tercih etmiştir. Bugün, bütün resmi dairelerde, otellerde, Osmanlı valilerinin (Beylerin) fotoğrafları ve yaşlıların evlerinin duvarlarında sultan Abdulhamit Han'ın fotoğrafını görmek mümkündür.
Muhammet Beşşar, Tunusluların duygularına tercüman oluyor:
Osmanlı tarihi bizim tarihimizdir
Gezimiz sırasında söz Osmanlı dönemine gelince, Tunus'un Osmanlı valilerine "Beyimiz o dönemde şunları şunları yapmıştı" diye konuşmaları dikkatimizi çekiyor. Rehberimiz, Muhammet Beşşar bey duruma açıklık getiriyor: "Biz tarihimize sahip çıkan bir milletiz. Osmanlı dönemi, tarihimizin en verimli dönemidir. O dönemde Tunus'ta hiçbir karışıklık çıkmamış, Osmanlı valileri halk tarafından çok sevilmiş ve benimsenmiştir."
Tunus, stratejik konumu ve verimli toprakları nedeniyle tarih boyunca pek çok kez işgalcilerin ilgisini çekmiş, Akdeniz ülkelerinin, mimari, estetik, beyaz ve mavinin hakim olduğu bütün özelliklerini bünyesinde barındırmaktadır.
Tunus, kuzey Afrika'da. Akdeniz'e kıyısı olan bir İslam ülkesi. Batısında Cezayir, doğusunda Libya ve Akdeniz, kuzeyinde de Akdeniz yer alır. Ülkenin güney kısmını büyük sahra çölü kaplar. Tunus, bölgede, ev sahipliği yaptığı medeniyet zenginliği, sokaklarındaki yasemin çiçekleri ve doğal güzelliğiyle ön plana çıkmaktadır.
Tunus'u düşündüğümüzde ilk aklımıza gelenler, Endülüs İslâm medeniyetinin tohumlarının atıldığı, bizim lisanımızdaki karşılığıyla "bir akıncı üssü" olan cerbe adası. Tarık bin Ziyad, el-Kayrevan şehri, sahabe ve büyük komutan Ukbe bin Nafi. Barbaros Hayrettin paşa, ünlü İslâm düşünürü ibn-i Haldun ve onların izlerini takip edenler ile Fransa'dan bağımsızlığını kazandıktan sonrasında ise Habîb Burgiba gelmektedir.
Akdeniz'in "kısrak başı"
Tunus biraz bizim anavatanımıza, topraklarımıza benziyor. Şimdi olmasa bile geçmişte üretken topraklar... Hem insanıyla, hem toprağıyla... Anadolu yarımadasının dünya medeniyetlerinin beşiği olarak üstlendiği işlevi, Tunus da mağrib diyarında kendi çapında dar kapsamda yerinde getirmiş. Orası da bizim toprağımız gibi Akdeniz'e bir "kısrak başı" gibi uzanıyor. Onlar Afrika'dan, biz Asya'dan, eski kıt'adan...
Bu düşünceler altında iken uçağımız Tunus Kartaca Havalimanı'na iniyor. Kartaca Havalimanı'nın yapımı, lider Zeynel Abidin bin Ali'nin emriyle Türk muteahhitlere verilmiş. Burada bir hatırlatmada bulunmak istiyorum, Tunus Türklere hiçbir döneminde vize koymamıştır. TASCA (Türk-Arap Bilim Kültür Sanat Derneği) ile Tunus Turizm Bakanlığı'nın gazeteciler için organize ettiği Tunus gezimiz de böylece başlıyor.
Türklere ilgi büyük
Tunus'a, Tunus Kültür Bakanlığı'nın davetlisi olarak TASCA yönetim kurulu başkanı Muhammet Adil Bey'in önderliğinde İsmail Kahraman, Sebahattin Arvasi, Yılmaz Karaca, Ahmet Hasdemir, Tahir Kavdır, İsmet Yıldırım, Samed Doğan ile gazeteciler grubu olarak gittik. Hava alanında bizi Tunus Turizm Bakanlığı Müsteşarı Muhammet Beşşar Bey karşıladı. Samimi ve içtenliğiyle bizi kucaklayan Beşşar Bey "ülkenize hoş geldiniz" diyerek bizleri selamladı. Yasal işlemleri yaptığımız sırada da görevli memurların Türklere ne kadar içten ve müsamahakâr davrandığı gözümüzden kaçmadı.
Tunus havalimanından ayrıldıktan sonra kısa zamanda dost olduğumuz Muhammet Beşşar, birçok yabancı turist ve gazetecileri ülkesine davet ettiğini ancak Türklerin gelişi kadar hiç birine bu denli heyecanlanmadığını ifade etti. Başkentin tam ortasında bulunan Habib Burgiba caddesi üzerindeki Afrika oteline yerleştik. Sabahın erken saatlerinde ellerimizde fotoğraf makineleri ve kameralarla kendimizi Habib Burgiba caddesinde buluyoruz. Bizi bu kadar heyecanlandıran şey, bir dönem aynı tarihi paylaştığımız insanlarla yeniden bir araya gelmekti.
Bardo Müzesi
Tunus'taki "kültür ve turizm gezi"mize Bardo Müzesi'ni ziyaret ederek başlıyoruz. Bardo, İspanyolca bahçeler anlamına geliyormuş. Osmanlı beyinin sarayı restore edilerek, ülkedeki tüm eserler insanların ilgisine sunulmak üzere müze haline getirilmiş. 1881 yılında Fransızlar işgale başlayınca dönemin Osmanlı beyi işgalcilerin saraya gelip yerleşmemesi için, saraydan ayrılarak burayı Tunus tarihi müzesine dönüştürür. Tarihi belgelerin ve tarihi eserlerin çalınıp Batı'ya taşınmasından korkan Tunuslu entelektüeller, ülkedeki tüm tarihi eserleri buraya taşımışlar. Tunus'un 3 bin yıllık tarihi yatıyor burada. Kartaca tanrılarından, kraliçelere kadar asırlar öncesinin eserleri sergileniyor. Ayrıca Osmanlı beyinin sarayının bir bölümü halen parlamento binası olarak görev yapmaktadır.
Fransız mahkemelerini reddeden Tunuslular
Tunus devletinin Osmanlı dönemini kendi tarihi olarak kabul ettiklerini ve tarih kitaplarında da yer verdiklerini, hem de okul kitaplarında öğrencilerine okuttuğunu öğreniyoruz. Gezimiz sırasında söz Osmanlı dönemine gelince, Tunus'un Osmanlı valilerine "Beyimiz o dönemde şunları şunları yapmıştı" diye konuşmaları dikkatimizi çekiyor. Rehberimiz, Muhammet Beşşar bey duruma açıklık getiriyor: "Biz tarihimize sahip çıkan bir milletiz. Osmanlı dönemi, tarihimizin en verimli dönemidir. O dönemde Tunus'ta hiçbir karışıklık çıkmamış, Osmanlı valileri halk tarafından çok sevilmiş ve benimsenmiştir. Hatta size şu örneği verince durumu daha iyi anlaşılacaktır: Fransızların ülkeye geldiği ve yönetimi ele geçirdiği zamanlarda, halk Fransız mahkemelerini reddetmiş, herhangi bir problemde Bey'in evinin yolunu tutup, onun adaletine sığınmışlardır."
Burgiba ve Atatürk
1881 yılında sömürge altına alınan Tunus'un 1956 yılında bağımsızlığını kazanmasını sağlayan Habib Burgiba, Osmanlı Beyi'nin inşa ettirdiği Sadikiye Üniversitesi'nde okumuş. Fransızları kovduktan sonra Türkiye'ye yönünü dönen Burgiba, o dönemde Türkiye'de yürürlüğe konulan Cumhuriyet sistemini ülkesine getirip laikliği ön planda tutmuştur. Ayrıca Atatürk'e beslediği hayranlığından dolayı 2. AtaTürk yakıştırması bile yapılmıştır. Sadece yazı değişikliğini gerçekleştirmemiş. Bu yönüyle Osmanlı'ya bağlılığının olduğunu söyleyen Tunuslular, Burgiba'nın bu tutumunu "eğer o dönemin Türkiyesinde Osmanlı sistemi devam etseydi, Burgiba Osmanlı sistemini ülkemize getirecekti." diyorlar. Türkiye'ye karşı olan sevgisinin sonucudur ki, Tunus bayrağını Türk bayrağına benzetmiş. Hilal ve yıldızı tercih etmiştir. Bugün, bütün resmi dairelerde, otellerde, Osmanlı valilerinin (Beylerin) fotoğrafları ve yaşlıların evlerinin duvarlarında sultan Abdulhamit Han'ın fotoğrafını görmek mümkündür.
Konular
- Zonguldak-Çayır Köyü Su Mağarası
- Zonguldak-Tieion Antik Kenti
- Zonguldak-Filyos Kalesi
- Zonguldak-Teion - Billaos Antik Kenti
- Zonguldak-Halil Paşa Konağı
- Zonguldak-Gökgöl Mağarası
- Zonguldak-Cumayanı Mağarası
- Zonguldak-Cehennemağzı Mağaraları
- Düzce-Aktaş Şelalesi
- Düzce-Aydınpınar Şelalesi
- Düzce-Kurugöl Kanyonu
- Düzce-Melen Çayı
- Düzce-Efteni Gölü
- Düzce-Fakıllı Mağarası
- Düzce-Konuralp Müzesi
- Düzce-Samandere Şelalesi
- Düzce-Akçakocada Denize Girilen Plajlar
- Düzce-Hemşin Cami
- Düzce-Akçakoca Ceneviz Kalesi
- Düzce-Güzeldere Şelalesi
- Bilecik-Ertuğrul Gazi Türbesi
- Bilecik-Türbin Mesire Yeri
- Bilecik-Çelebi Sultan Mehmet Camii
- Bilecik-Söğüt Müzesi
- Bilecik-Şeyh Edebali Türbesi
- Bilecik-Bilecik Müzesi
- Bilecik-Uzunçam Yaylası
- Bilecik-Kınık Şelalesi
- Bilecik-Kaymakam Çeşmesi
- Bilecik- İnönü Şehitliği