Tokat'ta gezilecek yerler - camiiler -türbeler

Ulu Cami
Tokat'ın en eski ve ilginç camilerinden biridir. Yapılış tarihi olarak geçen 1678, yapılış tarihi değil onarım tarihidir. Kitabesinden "Çün bu cami oldu cedit" ifadesi, caminin yenilendiğini göstermektedir. Ayrıca iç mekânlarda ve kuzey revaklarında kesme taştan yapılmış kemerli kolonları ile batı yönündeki son cemaat yerinin devşirme (Bizans) sütunları da caminin çok eski olduğunu göstermektedir. Yapı, Sultan IV. Mehmet zamanında restore edilmiş ve 1678 tarihli kitabe de o zaman takılmıştır. Tokat'ta orijinalliğini en fazla koruyan tarihi eserlerden biri olan ve 1950 yılından bu yana zaman zaman onarım gören Ulu Cami moloz ve kesme taşlardan yapılmıştır. Ahşap kirişli ve çıta süslemelerle kapatılmış mekânının üzeri dört köşe, kiremit bir çatıyla örtülüdür. Kesme taştan zarif bir minaresi olan Ulu Cami’nin güney batı köşesine bir kuş evi oyulmuştur. Kemer ve alınlıklarında Selçuklu çinilerindeki geçme Rumi motifler ve kemer içlerinde birbirine bağlı küçük panolar halinde 16 ve 17. yüzyıl İznik çini desenlerini anımsatan süslemeler yapılmıştır. Caminin ilginç özelliklerinden birisi de doğu ve batı yönlerindeki revakların, malzeme ve işçilik bakımından birbirinden ayrı olmasıdır.

Meydan Cami Sultan II. Bayezit'in annesi Gülbahar Hatun adına yaptırdığı cami, kayıtlarda "Hatuniye Camii" olarak geçmektedir. Meydan Mahallesi’nde adını aldığı geniş bir alanda 1474 yılında yaptırılmıştır. Tokat’taki en güzel Osmanlı dönemi mimari eserlerinden birisidir. Ana mekân üzerinde tek kubbesi, tek minaresi ve altı mermer sütundan oluşan, beş kubbeli son cemaat yeri vardır. Eski tarihi kayıtlarda “caminin yapımı bittikten sonra küçük olduğu görülmüş ve iki yanına birer mescit daha inşa ettirilmiştir” denilmektedir. Ana mekân, revaklar ve minaresindeki rölyef süslemeleriyle, zarif ve uyumlu bir mimari yapıya sahiptir. Avlunun ortasında ahşaptan yapılmış orijinal olmayan bir şadırvan ve yanında Gülbahar Hatun Medresesi yer almaktadır. Meydan Camii’nin Selçuklu tarzı stalaktitlerle işlenmiş mermer portalı ve geçme ağaçtan yapılmış kapısı birer sanat şaheseridir. Ağaç kapıyı çevreleyen kemerin üzerinde kitabe yer almaktadır. Caminin duvarları, minaresi ve mescitler kireç taşından, kubbesi tuğladan örülmüştür. Mihrap ve minberi mermerden yapılmış olan caminin, iyi ışıklandırılmış bir mekânı ve kubbesinde “boya” süslemeler vardır.

Behzat Camii Tokat'ın en karakteristik yerlerinden biri olan Behzat Çarşısı’nda Behzat Çayı yanındadır. Kanuni Sultan Süleyman zamanında, Fakih Şirvan oğlu Hoca Behzat tarafından 1535 yılında yaptırılmıştır. Küçük ve kare biçimli olan cami binasına Sultan II. Abdülhamit zamanında, 1881 yılında vatandaşların bağışlarıyla ikinci bir kubbe daha yaptırılmıştır. Kesme taştan yapılmış güzel bir minaresi olan caminin 1535 tarihli Osmanlı sülüsüyle yazılmış kitabesi Hoca Behzat'a ait olup bulunan diğer kitabe tamir kitabesidir. Cami yanındaki mezar Hoca Behzat'a aittir.


Ali Paşa Camii

Cumhuriyet Meydanı’nın güneyinde yükselen cami, Tokat'taki en büyük Osmanlı anıt eseridir. Sultan II. Selim zamanında Ali Paşa tarafından 1572 yılında yaptırılan caminin avlusunda Ali Paşa’nın eşi ve oğlu Mustafa Bey’in türbeleri de yer almaktadır. 16. yüzyıl Osmanlı cami mimarisinin özelliklerini taşıyan caminin kare olan ana mekânı üzerinde, tek kubbesi ve tek minaresi vardır. Tamamı kesme taştan yapılan camide, ana mekânın kıble dışında kalan diğer üç duvarında karşılıklı mahfiller yer almaktadır. Bunlardan kuzey yönündekiler oda şeklindedirler. Kesme taştan kemerli olarak yapılmış mahfillerin üst kısmında kadınlara ait bölümler vardır. Kubbe kaidesinde, sekizgen kasnakta ve duvarlarda pencereleri olan caminin stalaktitli mihrap ve minberi mermerden yapılmıştır.

Takyeciler Camii

Diğer camilere göre değişik mimari üslubu olan Takyeciler Camii’nin yapıldığı tarih bilinmemektedir. Sadece güney duvarının bedestene doğru olan köşesinde 1871 tarihli bir tamir kitabesi vardır. Ancak caminin bu tarihten çok evvel yapıldığı anlaşılmaktadır. Moloz ve kesme taştan yapılmış camide ana mekân ve sütunlar üzerinde dokuz kubbe bulunmaktadır.

Garipler Camii

Pazarcık Mahallesi’nde ve Tokat’ın en eski camisidir. Danişmend Gümüştekin Ahmet Gazi tarafından 1074 yılında yaptırılmıştır. Renkli çinilerle süslenen caminin orijinal olan minaresi 11. yüzyıl Türk tuğla işçiliğinin güzel örneklerinden birisi sayılmaktadır.

Niksar Ulu Camii

Niksar ilçe merkezi Ulu Cami Mahallesi’ndeki yapı, 1145 yılında Cepnizade Hasan Bey tarafından yaptırılmış bir Danişmendoğlu dönemi eseridir. Yapı dikdörtgen planlı olup, iç mekân dört sıra ayakla beş sahına ayrılmıştır. Anadolu’nun iyi durumda ayakta kalabilen ilk camilerinden biridir.

Silahtar Ömer Paşa Camii

Erbaa ilçesi, Akça kasabası merkezinde bulunan caminin kitabesi olmadığından, yapım tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Silahtar Ömer Paşa tarafından 1688 yılı civarında yaptırıldığı sanılmaktadır. Dikdörtgen planlı yapı kagir dış duvarlara sahip olup, üst örtüsü ahşaptır. İç mekânı örten ahşap tavan ve minber kalem işi bezemesiyle dikkati çeken bir yapıdır. Cami dıştan oldukça yalın, içten çok zengin görünümlüdür.

Kazancılar Mescidi : Kent merkezinde, Sulu Sokak’tadır. Kapının çok üstünde saçağa yakın yerde yuvarlak bir kitabesi vardır. Bu kitabeye göre, Yavuz Sultan Selim zamanında 1518 yılında yapılmıştır.



Hacı Turhan Mescidi : Akkoyunlu Uzun Hasan’ın Tokat’ı yakmasından sonra, Fatih Sultan Mehmet zamanında Artukoğullarından Hacı Turhan tarafından 1474 yılında yaptırılmıştır. Sulu Sokak, Sultan Hamamı önünde bulunan mescit, moloz taştan yapılmış olup, kare planlı mekân üzerine sekizgen kubbe oturtulmuş küçük bir yapıdır.

Alaca Mescit : Kent merkezinde; Rüstem Çelebi Mahallesi’nde Plevne İlkokulu’nun yanındadır. Selçuklukların İlhanlı Sultanı Gazan Han ile ortak yönetimleri zamanında yapılmıştır. Daha sonra büyük bir tahribata uğrayan caminin minaresi dışında kalan bölümleri, Abdurrahman bin Ahi Eda'nın adına ithafen Abdülaziz bin İbrahim tarafından 1505 yılında yaptırılmıştır. Selçuklu döneminde yapılmış olan minaresinin tuğla işçiliği dikkat çekicidir.

Vezir Ahmet Paşa Mescit ve Türbesi : Meydan Mahallesi’nde bulunan mescidin 1288 yılında yaptırıldığı tahmin edilmektedir. Üzerindeki kitabeden yapıyı Vezir Ahmet Paşa’nın tamir ettirdiği anlaşılmaktadır. Öndeki kubbeli oda türbedir.1939 yılındaki şiddetli depremde zarar gören mescit, yakın tarihlerde aslında uygun olarak onarılmıştır.

Sentimur Türbesi : Gaziosmanpaşa Caddesi üzerindedir. Moğol Emirlerinden Sentimur oğlu Nurettin'e aittir. 1314 yılında yapılan türbeye halk "Demirlengin oğlu (Timurleng benzetmesi) Türbesi" demektedir. 1935 yılında restore edilen türbe bugün yeşil ve çiçekli bir alan içindedir. Üç adet kitabenin bulunduğu türbe kesme taştan, olup kare mekân üzerine tuğladan örülmüş sekizgen yıldız planlı, tromplu külahla örtülüdür. Doğu yönündeki penceresi, barok karakterli palmet ve yazıları çevreleyen süsler ve renkli taşlarla işlenmiştir.

Acepşir Türbesi : İvaz Paşa Mahallesi’nde bulunan türbeye, "Baş Ağrısı Türbesi” de denilmektedir. Kitabesinin iki başı kırık olduğundan türbenin kime ait olduğu belli değildir. Ancak sağlam kalan bölümünden İlhanlıların son Hükümdarı olan Sultan Ebu Sait zamanında (1318) yapıldığı anlaşılmaktadır.

Şeyh Meknun Türbesi : Yeşilırmak Köprüsü başında yer alan türbenin 13. yüzyılda Mesut bin Keykavus tarafından imaret olarak yaptırıldığı tahmin edilmektedir. İçindeki mezarın kitabesi olmadığından burada yatan zatın kim olduğu bilinmemektedir. İki bölümden oluşan yapının duvarlarında çini süslemeler vardır.

Sümbül Baba Mescit ve Türbesi : Gaziosmanpaşa Caddesi üzerinde bulunan Sümbül Baba Mescit ve Türbesi, Muineddin Pervane'nin kızı Safiyeddin'in, bağışlanmış kölesi olan Hacı Sümbül tarafından 1292 yılında yaptırıldığı anlaşılmaktadır. Evliya Çelebi, Sümbül Babanın Hacı Bayram Veli'nin öğrencisi ve Hacı Bektaş Veli'nin halifesi olduğunu yazmaktadır. Selçuklular zamanında yazılmış kitabesine göre, Sultan II . Mesut zamanında inşa edilmiş olan yapının portal, mescit ve türbe bölümleri iyi korunmuştur. Selçuklu mimarisinde az rastlanan asimetrik planlı yapının en ilgi çekici bölümü olan mermerden yapılmış stalaktitli portalini, kenger yaprağı motifli bordür çevrelemektedir.

Sefer Paşa Mescit ve Türbesi : Camii Kebir Mahallesi’ndedir. Halkın "Kömlekli Baba" dediği türbe, 1251 yılında Ebu Bekir bin Lokman tarafından, yaptırılmıştır. Türbedeki mezarlarda kitabe olmadığından kimlerin yattığı anlaşılamamaktadır. Ancak bunlardan birinin Kasaphane çeşmesini yaptıran Sefer Paşaya ait olması muhtemeldir. Kesme taştan yapılmış ve üzerinin ahşap olduğu zannedilen mescit tamamen yıkılmıştır. Sekiz köşeli, piramit külahlı kesme taştan yapılmış türbe hala ayakta durmaktadır.

Ali Tusi Türbesi : Halit Mahallesi’nde Sulu Sokak üzerindedir. 1233 yılında Selçukluların önemli devlet adamlarından birisi olan Ebul Kasım bin Ali el Tusi (Necmeddin Tusi de denilmektedir), sağlığında bu türbeyi kendisi için yaptırmıştır. Binanın cephesindeki sivri alınlıklı iki dikdörtgen pencereyi süsleyen geometrik motifli çini bezemeler ve üstlerinde yer alan çini ile yazılmış ayetler ilgili çekicidir.

Burgaç Hatun Türbesi : Ali Paşa Camii bahçesinin doğu tarafında yer alan türbe Selçuklu tuğla işçilik ve tekniğinin güzel örneklerinden birisidir. Kitabesi kayıp olan yapının 13. yüzyılda inşa edildiği tahmin edilmektedir.

Erenler Türbesi : Tokat'ın güneydoğusundaki tepede yer alan Erenler mezarlığının hemen yanındadır. Türbenin kesme taştan yapılmış kare mekânı üzerine tuğladan örülmüş kubbe oturtulmuştur.

Pir Ahmet Bey Türbesi : Meydan Mahallesi’nde, Meydan Camii’nin güneyinde yer almaktadır. İçerisinde Eretna (Ertena) Beylerinden Alaaddin Ali Beyin oğlu Pir Ahmet Bey ve ailesine ait biri ağaç ve onikisi mermer sanduka, türbe çökme tehlikesi gösterince müzeye kaldırılmış; daha sonra moloz taştan yapılmış kemerli çatı çökmüştür. Bir görüşe göre türbe, Şehzade Mehmet Çelebi'nin kardeşi Süleyman Çelebi ile yaptığı taht mücadeleleri sırasında ölen adamlarından Horozoğlu Ahmet Bey’e aittir.

Kırk Kızlar Türbesi : Niksar ilçe merkezinde modern kent yapıları arasında kalmış olan türbe tuğla ile örülmüş anıtsal bir kümbettir. Yapım tarihi kesin olarak bilinmekle birlikte, 13. yüzyıl başlarında yapıldığı tahmin edilmektedir. Özenli tuğla işçiliği ile dikkat çeken sekizgen planlı türbenin piramit külahı yıkılmış, saçak çıkıntıları ve tuğlu kubbesi kalmıştır.

Çukur Medrese : Sulu Sokak’ta Takyeciler Camiinin güneyindedir. Danişmendoğullarından Yağıbasan tarafından 1152 yılında yaptırılmıştır. En önemli özelliği 14 m. çapındaki tromplu kubbesinin ortasında 10 m’ye yakın açıklığın olmasıdır. Anadolu'da bu özelliği taşıyan üç medreseden birisidir. Moloz taştan sade ve süslemesiz olarak inşa edilen yapı, iki yandan da eyvanlar ve tonozlu odalarla çevrelenmiştir. Selçuklu Sultanı II. İzzettin Keykavus'un tahta çıkışı nedeniyle 1247 yılında restore edilmiştir. 1939 yılındaki yer sarsıntısı, kubbenin tonozlarında çökme ve çatlamalara yol açmış, kitabesi düşerek parçalanmıştır.