Trakya'nın Karadeniz kıyılarında bir şirin köy

Kıyıköy, Kırklareli’ne bağlı bir sahil kasabası. Eski adı Midye. Kuzeyindeki koya Pabuçdere, güneyindeki koya ise Kazandere akmaktadır. Papuç ve Kazan derelerinin ortasında yeşille mavinin kucaklaştığı Karadeniz'i seyreden bir tepe üzerine kurulu. İstanbul’dan 164 km. uzaklıkta Kıyıköy'ün, köyü çevreleyen surların içindeki kısmı tamamen sit alanı. Bu yüzden burası hiç bozulmamış bir doğaya sahip. Kıyıköy denince ilk akla gelenler, tertemiz koylar ve balık lokantaları.

Yüksek bir tepe üzerine kurulmuş köyün kıyılarında Karadeniz’in hırçın dalgalarının oyduğu koylar, mağaralar ve ilginç biçimli anıt kayalar var. Temiz havası ve denizi ile İstanbul’a yakınlığı gerek yazlık gerekse günübirlik geziler için Kıyıköy’ün cazibesini artırıyor. Antik çağlardan bu yana yerleşim olduğu bilinen köye Bizans sur kalıntılarının içinden geçilerek giriliyor. Kıyıdaki mağaraların eskiden korsanlar tarafından kullanıldığı söyleniyor. Nehir kıyısında bulunan kaya içine oyularak yapılmış Aya Nikola manastırının 3. yy’da yapılmış kolon kabartmaları, işlemeli sütunları ile kubbe ve kemerleri görülmeye değer. Nehirler boyunca binbir çeşit kır çiçeğinin mis gibi kokuları, ötücü kuşların sonu gelmeyen konserlerinden gün boyu sarhoş olduysanız gün batımında tepeleri boyayarak kaybolan güneşin son ışıklarında Kartal tepe’de çayınızı yudumlayıp eşine az rastlanır Kıyıköy sahilini, S çizerek denize ulaşan ırmakları seyredebilirsiniz. Nehirde ya da denizde tekne turu yapmak isteyenler limandaki balıkçı barınağından motorlu veya kürekli teknelerden birini kiralayıp Kıyıköy’ün tadını çıkarabilirsiniz. Teknelerin çokluğu köyün balıkçı köyü olduğunu hemen gösteriyor.

ÇAMLIKOY Kıyıköy’e gelmeden sağa ayrılarak 8 km’lik toprak yolla ulaşılıyor. Çamlıkoy’da orman içi dinlenme yeri, göz alabildiğine uzanan kumsal ve zengin bir bitki örtüsü ile karşılaşacaksınız. Bu gözalıcı beldenin en çarpıcı yerlerinden biri sanki akmıyormuş gibi durgun deresi. Sandal veya motorla derede yapılacak gezintide konuklarına ladin, dişbudak ve çam ağaçları ile etkileyici bir doğa sunuyor. Ormanın içlerine uzanan 2.5 km’lik derenin sonunda doğanın tatlı bir sürprizi bekliyor sizi. Sessizliğin ortasında birden bire küçük şelalenin şarıltısını duyacaksınız. Yazın suyu azalan şelaleyi kayaların üzerinden seyretmek, hatta bu anıyı fotoğraflamak da bir başka keyif. Derenin denize ulaştığı yerde çizdiği kavisler gözünüzü okşayacak.

KASTRO Kıyıköy’ün 18 km ötesindeki Kastro’ya Saray üzerinden ulaşılıyor. 500 metre uzunluğunda, 200 metre genişliğinde ince kumlu plajı ve temiz denizi ile sakin yerleri sevenlerin tercih ettikleri bir yöre.

Balığı Kıyıköy’de yemelisiniz kalkan, tekir, lüfer, karagöz gibi çeşitler arasından, tabii mevsimine göre seçim yapabilirsiniz, midye ve pavurya sevenler için ise Kıyıköy tam bir cennet. Nehirde kefal de tutuluyor ama dibe yakın yaşayan bu balığın etinde toprak kokusu oluyor. Bahar aylarında doğanın binbir renge büründüğü bu şirin yörede şehir gürültüsü, trafik ve kalabalık, kirli havadan uzaklaşıp biraz olsun arınmak mümkün.


Konular