Zonguldak'ın Nezih Bir İlçesi:Devrek...
Devrek'in Tarihi
Devrek'in tarihi, M.Ö. 2000 yıllarına uzanmaktadır. İlk yerleşik topluluk, Kaşgay Türkleri'nin ön ataları kabul edilen Gagas y da Gaşka'lardır. Devrek, Hitit Devleti'nin Pala-Tummaana eyalet sınırları içerisindedir. O dönemde ismi ZAGHELLİ ya da ZEHELLİ'dir. İlkçağda Bitinya ve Pontus Krallıklarının elindedir. M.Ö. 100'den sonra Roma egemenliği altındadır ve DADYBRA ismindedir. M.S. II yy. da SEBASTE adıyla anılmıştır.
Bizans döneminde ZALİFRE ismiyle bilinen Devrek, Kutalmış oğlu Süleyman Şah'ın komutanlarından Emir Karatekin tarafından 1084'te fethedilmiştir. 2. defa Bizanslılardan alınması 1196'da Ankaka Meliki Muhitdin Mesut tarafından olmuştur.
Selçuklu egemenliğinde BURGU yada BURGLU adını taşımıştır. Osmanlı Devleti'nin kuruluş sürecinde 1326'da Hızır Bey tarafından Osmanlı Beyliğinin sınırlarına katılmıştır. Osmanlı kaynaklarında Devrek'i ele geçiren komutanın isminden dolayı, HIZIRBEY İLİ şeklinde geçmiştir.
Evliya Çelebi Seyahatnamesi'nde Devrek'in YEDİ DİVAN olarak bilindiği yazılmıştır. Devrek'in gelişimi, 1749'da gümüş madedinin bulunması ve kervan yollarının güzergahında yer almasından sonra gerçekleşmiştir. 1869'da Ereğli'ye bağlı nahiye statüsündedir. 1887'de Padişah'ın emri ve içişleri bakanlığının kararı ile, Çaycuma ve Tefen nahiyeleriyle birleştirilmiş ve 3. sınıf ilçe statüsüne getirilmiştir. Yine aynı yıl belediye teşkilatı kurulmuştur.
Bölgede ilk Milli Mücadele hareketi Devrek'te başlatılmıştır. Bölgede ilk Müdafa-i Hukuk Cemiyeti Devrek'te kurulmuştur. Kurucu başkanı Devrek Müftüsü ve Devrek Halveti Tekkesi şeyhi Hacı Abdullah Sabri Efendi, 1. Meclis'te Mustafa Kemal PAşa'nın davetiyle görev almış, TBMM'de milletvekili olarak bölgeyi temsil etmiştir. Devrek, 14 Mayıs 1920'de TBMM kararı ile, Bolu Sancağı'ndan ayrılmış, müstakil mutasarrıflık olan Zonguldak'a bağlanmıştır.
Turizm
İLÇE TURİZMİ
Devrek Batı Karadeniz Bölgesinin iç kesiminde yer almaktadır.Maden Kömürü ve doğal güzellikleriyle ünlü Zonguldak ilinin 55km güneydoğusunda bir içedir.Devrek etrafı dağlarla çevrili bir çanağın içindedir ve bir çay ilçeyi ikiye ayırmaktadır.
Türkiye'nin en zengin ormanlarını bu yeşil ve sevimli ilçenin çevresinde bulabilmek mümkündür. Devrek'in çevresi çarpıcı doğal güzelliklerle doludur.Bir doğa harikası olarak kabul edilen Yedigöller Milli Parkı Devrek'e 45 dakika mesafededir.Bunun yanısıra Akçasu ormanlarında bulunan Bostandüzü ideal bir piknik yeridir.
İlçemizde her yıl temmuz ayının üçüncü haftasında Devrek Bastonu’nun tanıtımı amacıyla “Devrek Baston ve Kültür Festivali” düzenlenmektedir. 2007 yılında 23.düzenlenecektir.
Bolu mülki sınırlarında bulunmasına rağmen “Yedigöller Milli Parkı”ilçe turizmini canlandırmaktadır.İlçemize uzaklığı 54 Km. dir.
Bostandüzü Mesire Alanı yaz aylarında piknik alanı olarak bölgeye hizmet vermektedir. İlçeye uzaklığı 8 Km. dir.
Şubat – Mart aylarında ilçemizde Av Turizmi yapılmaktadır. Özellikle Avrupa ülkelerinden gelen avcılar ormanlarımızda domuz avı için yoğun ilgi göstermektedir.
Eğerci bölgesindeki aksu yaylası ile ozan gölü civarıda ilçemizi turistik değerlerindendir.
DEVREK’TE NERELERE GİDEBİLİRİZ ?
Devrek ilçemizde merkeze yakın köylerimizde görebileceğimiz güzel tarihi eserlerin bulunduğu şirin köylerimizden bazıları şunlardır:
Kral Mezarı:
Pınarönü köyü Kevkeroğlu Mahallesinde kral mezarı bulunmaktadır. Günümüzde define avcıları tarafından içindeki eşyalar çalınmıştır.fakat mimarisi günümüze kadar gelebilmiştir.Yani eski bir yerleşim alanı olduğunu anlayabilmekteyiz.
Çam Ağacı:
Sabunlar köyü yolu üzerindeki Mendeller deresinin karşısındaki büyük kaya üzerindeki çam ağacının 75 yıldır aynı şekilde hiç büyümeden durduğu söylenmektedir.Yolu düşenlerin mutlaka görmesi gereken doğa bir güzelliktir.
Beykoz Asarı (kalesi) :
Alparslan köyünün bir mahallesinde bulunan kayalara güney yamacı dayanmış, kuzeyinde belli belirsiz bir duvar, ortasında ise bir su havuzunun var olduğu görülmektedir.
Karakoçlu’da Beylik Mezarı :
Karakoçlu Köyü Güney Mahallesinde Köristan mevkiinde tek odalı kübik çatılı bir bey mezarı olduğu görülmektedir.Mezarın yan duvarları büyük blok taşlardan oluşturulmuştur.
Gavur Anbarı diye anılan tarihi değeri var sayılan nöbetçi gözetleme kulesi Adatepe köyünde bulunmaktadır.
Yine Alparslan köyünde bulunan ve zirvesinden çevreye bakıldığında ormanın binbir rengini en güzel örneklerini görebileceğiniz bir kale kalıntısını görmekteyiz.
Yöre halkından alınan bilgilere göre ; Beylik, Beykoz, Hasar kalelerinin Alparslan’a ait olduğu zannedilmektedir.
O dönemde büyük bir savaş olduğunu ve Alparslan’ın bu savaştan galip çıktığı söylenmektedir.Tabii bu bilgiler dededen toruna aktarımla günümüze kadar gelmiştir.
Yağmurca (Kurdeşe) deki kayalıklar
Bu kayalıklar doğudan batıya doğru bir duvar görünümündedir.Adeta doğal bir kanyon şeklindedir.
Akçasu’da Kral Mezarlığı:
Bostandüzünden derenin karşısına geçtikten sonra 20 dakika patika yoldan doğu tarafına yürüyerek gidilmektedir..Kral mezarı iki ayrı odadan oluşmaktadır.Mezarın tamamı taştan yapılmış olup hangi döneme ait olduğu bilinmemektedir.
Yukarıda aktarmaya çalıştığımız bilgiler yazılı belgelere dayanmamaktadır.Yöre halkının geçmişten bugüne aktardıkları bilgilerdir. Ama şu bir gerçektirki hangi yılda ve kimlerin olduğu tam olarak çözülememiş olsada Devrek te geçmişinde çeşitli uygarlıklara ev sahipliği yaptığını görmekteyiz.
Bu uygarlıkların hangi uygarlıklar olduğunu saptaması bilimadamlarının uğraşlarıyla olacaktır.
Bu eskiden günümüze kadar gelebilmiş yerleri bilimadamları tarafından incelenip,kimlere ait olduğunu saptanması için görevli kurumlarımıza büyük görevler düşmektedir.
Nerde Kalınır:
Ankara Zonguldak yolu üzeri 2 yıldızlı Çınar Otelde Konaklanabilir.(Fiyatlar oda+kahvaltıdır.)
Ulaşım İmkanı:
Devrek ile ankara arası 200 km İstanbul-Devrek Arası 600 km dir.
YÖRE YEMEKLERİ
BEYAZ BAKLAVA
Malzemeler :
3yumurta
3 çorba kaşığı yoğurt
0,5 litre süt
100gr margarin ceviz içi
bir paket nişasta unu
bir adet limon .
Şerbeti ;3kg şeker 2lt su 1 adet limon suyu şebet kaynarkenşekerlenmemesi için çok az tuz
ilave edilir
YAPILIŞI
Yukarıdaki malzemeler karıştırıldıktan sonra , un koyularak ele yapışmayacak kıvamda bir
hamur elde edilir . hamur 55 adet parça yapılarak , bezleri arasina 15-20dakka dinlenmesi için bırakılır daha sonra oklava ile üzerine nişasta serpilerek , yufka büyüklüğünde zaçılir açıln yufkalar hafif kurutulur. Büyük bir tepsinin altı yağlanır .Kuruyan yufkalardanz 5 tanasi tepsiye konur üzerine dövülmüş ceviz serpilir 54 adet beze bitene kadar bu işlem
tekrerlanır.Daha sonra tepsideki yufkaların uzerine kalan 1 adet beze açılarak kurutmadan
yerleştirilir. Hamur, bıçakla baklava şekli verilerek keslir üzerine eritilmiş margarın karışımı
kaşıkla serpilir. Fırında çok kızarmadan pişirilir. Hafif ılık iken şerbeti dökülür.
Böylece beyaz baklava hazırlanmış olur.
ETLİ YAPRAK DOLMASI (SARMA)
Malzemeler
1kg haşlanmış üzüm yaprağı
1kg orta yağlı kıyma
Yarım su bardağı pirinç
4 adet kuru soğan
1 bağ maydanoz
1 bağ nane (dereotuda olabilir)
Karabiber, az zeytinyağı, tuz
YAPILIŞI
Derince bir kapta kıyma, yıkanmış pirinç, kuşbaşı doğranmış soğan ve domatesler, ince kıyılmış maydanoz, dereotu, nane, tuz, karabiber ve az zeytinyağı ile dolmanın içi hazırlanır. Tencerenin dibinde salça ve margarin eritilir. Yapraklar boyunca ikiye veya üçe bölünerek dolmalar sarılır. Ve tencereye yerleştirilir. Tencerenin yarısına kadar su ilave edilerek dolmalar, yapraklar yumuşayana kadar kısık ateşte pişirilir. Üzerine arzuya göre sarımsaklı veya sade yoğurt ile domates sasu ilave edilerek servis yapılır.
CEVİZLİ KÖMEÇ
Malzemeler
3 yumurta (akı içine, sarısı dışına)
3kg un
2 su bardağı süt
1 su bardağı yoğurt kaymağı
2 paket kabartma tozu
YAPILIŞI
Yukarıdaki malzemeler karıştırılarak kulak memesi yumuşaklığında bir hamur yapılır. Üzeri örtülerek 10-15 dk. dinlendirilir. Daha sonra hamur 10 adet bezeye ayrılır. Her biri merdane ve oklava ile açılarak içleri yağlanıp rulo şeklinde sarılır. Daha sonra bu rulolar tekrar açılarak içlerine yeteri kadar dövülmüş ceviz konularak tepsiye rulo yapılır.
Hamurlar bitene kadar işlem tekrarlanır ve son olarak üzerine yumurta sarısı sürülerek fırında pişirilir.
DEVREK BASTONU
“Devrek bastonu , bir sevgi , bir duyarlılık bir aşk mahsulüdür.”
Münteka Çelebi
Zonguldak’ın şirin bir ilçesi olan Devrek, bastonculuğu ile ünlü bir ilçemizdir. Devrek de bastonculuk yaklaşık 200 yıllık bir geçmişe sahiptir. Ve keten eğirme çıkrıkçılığı ile başlamıştır. Sanatsal boyutu ile dikkat çeken Devrek bastonu ilki 7 TEMMUZ 1984 tarihinde düzenlenen Baston Festivali ile insanlara tanıtılmış ve bu Festival Devrek Baston Sanatını günümüze kadar gelmesin de katkıda bulunmuştur.
“Sanatı ve Kültürü içermeyen bir baston kadar, bastonsuz bir kültürde yaşatılamaz.” Gerçekten de bir Devrek Bastonunda sanat ve kültürün yoğunlaştığını görmek, bu el sanatınızın hiçte anımsanmayacak bir yer işgal etmekte olduğunu anlamamıza yardımcı olacaktır. “Sanat nedir” sorusuna kabaca verdiğimiz yanıt aynı zamanda Devrek Bastonunun yapımında ustanın eserine bakış açısını ve üretim anlayışını belirleyecek ve bu ürünlerin sanata neden yaklaştığını da anlamamıza yardımcı olacaktır.
Devrek’te Baston yapımına girmeden önce, Baston tarihsel gelişim içerisinde Baston ve Devrek’te Bastonculuk tarihi nedir soruları üzerinde durmakta fayda vardır.
DEVREK’TE BASTONCULUĞUN TARİHİ
Devrek’in eski adı “Hamidiye’dir.” 1885 Merkez Kaza olmuştur. Yörede yaşayan en eski topluluk Etiler olmuştur. Sırasıyla Pontus İmparatorluğu, Roma ve Bizans İmparatorluğunun egemenliğine giren Devrek 1079 Anadolu Selçuklularının elinden geçmiş, 1348 yılında Orhan Bey tarafından Osmanlı topraklarına katılmıştır.
Kimilerine göre Bölgenin Coğrafi yapısı koyun şeklini andırdığı için bu bölgeye ağzı yayık koyun anlamına gelen Devrek denilmiştir. Kimilerine göre de Bölge adının develerin yüklerini boşalttıkları yer anlamına gelen “Deverek” sözcüğünde almıştır.
Devrek’te bastonculuk tarihine geldiğimizde ise, bastonculuk ilkel bir yün ve pamuk eğirme aleti olan çıkrıkla başlamıştır. Manda boynuzundan yapılan iki tarafı siyah, ortası beyaz, çubuk şeklinde kemik ağızlık ve kızılcık ağacı özünden üç parçalı ve eklemeleri gümüş veya altın bilezikli olan ağızlıkları yapımı da bastonculuğu da geçiş ürünleri olmuştur.
Hicri 1310(1892) tarihli Kastamonu Salnamesinde Hamidiye kazasında (Devrek) “ceviz ağacından sandık, masa, konsol, sigara ağızlığı ve baston gibi şeyler şayan-ı memnuniyet bir surette olup….” Demesi Devrek’te 1892 yılında baston yapıldığını kanıtlamaktadır.
Aziz Salman Usta önce 1933 yıllarında Zonguldak’ta düzenlenen “tasarruf ve yerli malı haftasında daha sonra 1936 yılında İzmir Enternasyonal Fuarında kurmuş olduğu sergilerle Devrek Bastonunu yurt çapında tanıtmak için çaba göstermiştir. 1950li yıllarda İzmir fuarında ve diğer yörelerde düzenlenen sergilerle tanıtım yaygınlaşmıştır. Devrek Bastonu 1965’de bir bilgi yarışmasına konu edilmiştir. daha sonraları ekonomik nedenlerle kaybolmak üzere olan baston 7 Temmuz 1984 tarihinde “Baston ve Güreş Festivali düzenlenirken yurt içi ve yurt dışında tanınır hale getirilmiş,ardından tanıtımı daha da yaygınlaştırmak için 1989 yılında “Baston ve Kültür Festivaline”dönüştürülmüştür.
Devrek Bastonu festivaller hariç 1994 yılı içerisinde Kültür Bakanlığının desteğiyle Ankara ve Topkapı Sarayında düzenlenen sergilerde tanıtılmıştır. Birçok Üniversitede de Devrek Baston sanatı ile ilgili seminerler düzenlenmiştir. Yurt içi ve Yurtdışı Festival ve Fuarlara davet edilmiştir.Devrek Bastonu’nu aynı zamanda medyatik özelliği vardır. Önemli Devrlek adamlarına hediye edilmiş, Ülkemizi yöneten siyasetçi ve bürokratların hemen hemen hepsinde bir Devrek Bastonu mevcuttur.
DEVREK BASTONUNUN TARİFİ
Dünyada benzeri olmayan nitelikte sanatsal ve Yerel Kültür birikimini üzerinde taşıyan zarif , şık bir destektir.
ÖZELLİKLERİ
Yapılış itibariyle sağlam ve dayanıklı olduğundan ustasından çok yaşar. Bu yüzden antik özelliği de vardır.
NİTELİKLER
Devrek Bastonu zengin sap çeşidi ve gövde de iki gruba ayırdığımız zengin işleme süsleme sanatına sahiptir. Bunları sırasıyla tanımlayacak olursak:
Sap: Dört grupta toplanır.
1. grup :Ortapetik saplar.(Modern ortapetik ve Klasik Ortapetik.)
2. grup: Yuvarlak(Çengel) saplar (Takma ve kendinden çengelli )
3. grup: Asa saplar( Yuvarlak topuz ve çeşitli figürlerde yapılan kısa saplardır.)
4. grup: Figürlü saplar. ( Ustanın becerisine dayanan ve her çeşit hayvan kafası figürü ile donatılmış saplar.Ayrıca bu figürler diğer gruptaki saplara da uygulanır.)
Gövde: İki grupta işlenmektedir.
1 nci grup oyma şekiller:
a-Baklavalı .
b-Çoban çentiği.
c-Burmalı.
d-Yılanlı.
e-Çeşitli geometrik şekiller.
2 nci grup Bezeme (Kakma ) şekilleri.
a-Motif ve çiçek desenleri.
b-Tel ve sedef kakma
MALZEME TEMİNİ
Devrek Bastonu üç kısımdan oluşur.
1 SAP : Ceviz, Dış budak, Gürgen, Mağun, Çimşir, Kayın, Dut gibi sert ağaçlar yani sıra,gümüş bazen prinç gibi metal, manda boynuzu gibi kemik saplar kullanılır.Bu ağaçların önemli bir miktarı yöremiz ormanlarından temin edilir.
2.GÖVDE : Devrek Bastonunun ham maddesi yöremiz ormanlarında yetişen ve kalitesi , yetiştiği bazı yörelere göre daha yüksek kızılcık ağacıdır. Kızılcık ağacı işlenebilirliği,sağlamlığı, sertliği oymaların her türlüsünü rahatça pürüzsüz ve çıtırdama yapmadan,yapıldığı içi renginin beyaz olması nedeniyle her türlü bezeme ve işleme yapıldığından çok zengin çeşitte oyma ve bezeme sanatı yapmamızı sağlayan harika bir dal ağaçtır. Bunun yanı sıra ak gürgen , kara elma ve çeşitli ağaçlarından bastonlar yapılmaktadır.
3 UÇ (Yere basan korumalık ) : Genelde manda boynuzundan takılır. Ama son yıllarda Gerede‘li Tarak ustalarının işlerini bırakması nedeniyle uç kısmına takacak, boynuz ucu , yeteri kadar ve kaliteli gelmediğinden Teknoloji Ürünü olan ve kullanılması rahat (Polyamit) isimli sert plastik takılmaktadır.
SAKLAMA (DEPOLAMA)
Baston yapılacak ağaçların mutlaka çok kuru olması gerekir. Sap yapılacak ağaçlar tahta halinde en az bir yıl.Gövde de kullanılacak kızılcık dal ağacının temini için her yıl tabiattan su çekildiğinde kesiciler tarafından ormanda halk dilinde deynek kesimi başlar. Ve bahar gelinceye kadar bu kesim sürer. Baston ustaları bu kesicilerden belli bir ücret karşılığı satın alır. Dışındaki kabuğu yer yer soyarak (Bundan amaç deyneğin hem çabuk kuruması ve hem de özünü kusarak ağacın beyaz kalması içindir.) bir yıl sonra kullanılmak üzere istiflenir.
BASTON İMALATI
Dokuz aşamada yapılır.
1-Fırınlama: Kızılcığımız, dal ağacı olduğundan ve dal ağacı genelde çok düzgün olmaz,kızılcık ağacının en önemli özelliği 180-240’C sıcaklıkta 8-15 dakika fırınlandığın da yumuşaması ve istediğimiz şekilde düzeltme tahtasında(Üzerinde çeşitli ebatta delikler açılmış ve ağacın o deliklerde düzeltme işleminin yapıldığı kalınca sağlam tahta .) düzeltilir ve soğutulur.
2-Tornalama: Bastonun en önemli işlemi tornalamadır. Bu işlem tasarlanan bastonun sapının şekliyle üzerindeki oymanın şekline göre kalınlığı ve estetiği değişkendir. Tornada sap takılacak kısmı , işleme yapılacak gövdesi ve uç takılacak bölümleri çekilerek hazırlanır.
3-Gövde: Birinci gruptaki yapılacak işlemeye göre tornada çekilen kızılcık gövdeye fatura açılır ve işlenecek yılan, baklava dilimi vs. şekiller önce markalanarak özenle göze en hoş görünecek şekilde taksimatı yapılır.Bu işlemler tamamen elde yapılır.Bazıları çok zor ve mesakatlı ,bazıları dadiğerlerine göre kolay şekillerdir. Bastonların fiyatını da bu çalışma belirler.
İkinci grupta bezeme işlemi yapılacak gövde tornada düz çekilir. Bu gruptaki bastonlar sapta dahil bastonun bütün temizlik, zımpara ve boya işlemleri bittikten sonra bir kat vernik atılır. Ve üzerine çıkarılacak motif , fotokopi yapılmış motif işlemeleri kağıtlar geçici yapıştırılır. Ve bundan sonra spiral (Dişçi frezesi) denen aletin ucunu takılan ufak çeşitli matkaplarla motiflerin hatları gövde üzerine geçilir. Ve yine bu özel matkaplarla motiflerin içi ağacın beyaz kısmı ortaya çıkana kadar temizlenir. Temizlik işlemi bittikten sonra matkapların bıraktığı ve düzensizliği gideren zımba dediğimiz kalın çividen yapılan özel aletle noktalar şeklinde zımbalanır. Bu yola motiflerin içine hem göze hoş gelen bir düzen ve motife klasik bir görüntü kazandırır.
4-Sap Kesimi: Her gövdeye, her işlemeye her sap modeli yakışmaz. Her işlemenin kendine uyan sap şekilleri vardır. Sapla , işlenen gövde arasındaki uyum çok önemlidir. Sap çeşitlerinin hepsinin patron kalıpları mevcuttur. Kullanılacak tahtaya şerit makinalarında özenli bir şekilde biçilir. Ve kavela delikleri delinir. Bu delik sayesinde gövdeye tutkalla monte edilir. İlk biçme işlemi biraz kaba olduğu için tekrar şeritte gövdeye göre son kesimleri ve düzeltmesi yapılır. Kesilen sapın köşeli kenarları frezede kabaca yuvarlatılır. Daha sonra tezgahlarda özel törpüler ve eğelerle tam estetiği verilir.
5-Uç Takmak: Tornada, önce uç takılacak kısma kavelası açılır. Takılacak uç (Boynuz ucu ve polyamit ) delinerek gövdedeki kavelaya tutkalla monte edilir. Kuruduktan sonra gövdeye göre göze hoş görünecek şekilde temizliği yapılır.Devrek Bastonundan bu uç kısımlarının dayanıklılığı ve estetiği çok önemlidir.
6-Sistire ve Zımpara: Oyma ve törpü işlemleri bitmiş sap ve gövde üzerindeki törpü izlerine tamamen çıkartmak için önce sistire çekilir. Bu işlemden sonra kalından başlamak üzere baston üzerindeki şekiller ve gövde net ve parlak bir görünüm alıncaya kadar ince varan zımpara işlemi yapılır.
7-Renklendirme (Boyama): Aslında bastonumuzun üzerindeki renk bir boya maddesi değildir. Bastonumuzu Dünya’daki bütün bastonlardan ayıran en önemli özelliği bu renk verme işlemidir. Kızılcık ağacının da baston konusunda ne kadar özel yeri olduğu burada ortaya çıkmaktadır.En rahat ve kalıcı olarak ya çini mürekkebi ile yada saf nitrik asitle yakılarak boyanır. Saf nitrik asidi sadece suyla söndürerek sarı renkli yada saf nitrik asitte önce bir miktar demir eritip yarı yarıya suyla söndürüp kahve rengini elde edersiniz. Bastona renk verecek kısımları renge göre ayarlanan nitrik asitle el değdirmeden dikkatlice sürülür. Ve tüp ateşinin üzerinde iyice yakılarak renk alması sağlanır. Bu renkler bastonun üzerinde ancak sistire ile kazıyarak çıkarılır. Anormal şartlarda kesinlikle bozulma yapmaz.
8-Süsleme İşleme: Genelde yılan üstü boyamadan doğan şekillerle ve her ustanın sapın hemen altında 5-7 cm.lik bölgesine o ustanın kimliği yerine geçen bölümlerde çiçek veya başka simgelerle süslediği bölümlerdir. Bu süslemeler çini mürekkebi ile ya boyayarak spiralle oyulur , yada çini kalemleri ile çizerek yapılır.Aynı işlem asitlede yapılır ve sonra oyulur. Bir diğeri de bu bölgeler beyaz bırakılarak yakı kalemi dediğimiz dekorasyon havyası ile yakılarak yapılır.
9-Vernikleme: Bütün işlemleri tamamlanan bastonun verniklenmesi genelde çabuk kuruyan selülozik uzun boru içinde incetilmiş daldırma ve süzme işlemi ile yapılır. Daldırma usulü verniğin her bölgesine nüfus etmesi eşit şekilde dağılması bakımından en sağlıklı yöntemdir. İyi bir vernikli yüzey elde edilene kadar belli zaman aralıklarıyla bu işlem 7-8 defa tekrarlanır.
Devrek'in tarihi, M.Ö. 2000 yıllarına uzanmaktadır. İlk yerleşik topluluk, Kaşgay Türkleri'nin ön ataları kabul edilen Gagas y da Gaşka'lardır. Devrek, Hitit Devleti'nin Pala-Tummaana eyalet sınırları içerisindedir. O dönemde ismi ZAGHELLİ ya da ZEHELLİ'dir. İlkçağda Bitinya ve Pontus Krallıklarının elindedir. M.Ö. 100'den sonra Roma egemenliği altındadır ve DADYBRA ismindedir. M.S. II yy. da SEBASTE adıyla anılmıştır.
Bizans döneminde ZALİFRE ismiyle bilinen Devrek, Kutalmış oğlu Süleyman Şah'ın komutanlarından Emir Karatekin tarafından 1084'te fethedilmiştir. 2. defa Bizanslılardan alınması 1196'da Ankaka Meliki Muhitdin Mesut tarafından olmuştur.
Selçuklu egemenliğinde BURGU yada BURGLU adını taşımıştır. Osmanlı Devleti'nin kuruluş sürecinde 1326'da Hızır Bey tarafından Osmanlı Beyliğinin sınırlarına katılmıştır. Osmanlı kaynaklarında Devrek'i ele geçiren komutanın isminden dolayı, HIZIRBEY İLİ şeklinde geçmiştir.
Evliya Çelebi Seyahatnamesi'nde Devrek'in YEDİ DİVAN olarak bilindiği yazılmıştır. Devrek'in gelişimi, 1749'da gümüş madedinin bulunması ve kervan yollarının güzergahında yer almasından sonra gerçekleşmiştir. 1869'da Ereğli'ye bağlı nahiye statüsündedir. 1887'de Padişah'ın emri ve içişleri bakanlığının kararı ile, Çaycuma ve Tefen nahiyeleriyle birleştirilmiş ve 3. sınıf ilçe statüsüne getirilmiştir. Yine aynı yıl belediye teşkilatı kurulmuştur.
Bölgede ilk Milli Mücadele hareketi Devrek'te başlatılmıştır. Bölgede ilk Müdafa-i Hukuk Cemiyeti Devrek'te kurulmuştur. Kurucu başkanı Devrek Müftüsü ve Devrek Halveti Tekkesi şeyhi Hacı Abdullah Sabri Efendi, 1. Meclis'te Mustafa Kemal PAşa'nın davetiyle görev almış, TBMM'de milletvekili olarak bölgeyi temsil etmiştir. Devrek, 14 Mayıs 1920'de TBMM kararı ile, Bolu Sancağı'ndan ayrılmış, müstakil mutasarrıflık olan Zonguldak'a bağlanmıştır.
Turizm
İLÇE TURİZMİ
Devrek Batı Karadeniz Bölgesinin iç kesiminde yer almaktadır.Maden Kömürü ve doğal güzellikleriyle ünlü Zonguldak ilinin 55km güneydoğusunda bir içedir.Devrek etrafı dağlarla çevrili bir çanağın içindedir ve bir çay ilçeyi ikiye ayırmaktadır.
Türkiye'nin en zengin ormanlarını bu yeşil ve sevimli ilçenin çevresinde bulabilmek mümkündür. Devrek'in çevresi çarpıcı doğal güzelliklerle doludur.Bir doğa harikası olarak kabul edilen Yedigöller Milli Parkı Devrek'e 45 dakika mesafededir.Bunun yanısıra Akçasu ormanlarında bulunan Bostandüzü ideal bir piknik yeridir.
İlçemizde her yıl temmuz ayının üçüncü haftasında Devrek Bastonu’nun tanıtımı amacıyla “Devrek Baston ve Kültür Festivali” düzenlenmektedir. 2007 yılında 23.düzenlenecektir.
Bolu mülki sınırlarında bulunmasına rağmen “Yedigöller Milli Parkı”ilçe turizmini canlandırmaktadır.İlçemize uzaklığı 54 Km. dir.
Bostandüzü Mesire Alanı yaz aylarında piknik alanı olarak bölgeye hizmet vermektedir. İlçeye uzaklığı 8 Km. dir.
Şubat – Mart aylarında ilçemizde Av Turizmi yapılmaktadır. Özellikle Avrupa ülkelerinden gelen avcılar ormanlarımızda domuz avı için yoğun ilgi göstermektedir.
Eğerci bölgesindeki aksu yaylası ile ozan gölü civarıda ilçemizi turistik değerlerindendir.
DEVREK’TE NERELERE GİDEBİLİRİZ ?
Devrek ilçemizde merkeze yakın köylerimizde görebileceğimiz güzel tarihi eserlerin bulunduğu şirin köylerimizden bazıları şunlardır:
Kral Mezarı:
Pınarönü köyü Kevkeroğlu Mahallesinde kral mezarı bulunmaktadır. Günümüzde define avcıları tarafından içindeki eşyalar çalınmıştır.fakat mimarisi günümüze kadar gelebilmiştir.Yani eski bir yerleşim alanı olduğunu anlayabilmekteyiz.
Çam Ağacı:
Sabunlar köyü yolu üzerindeki Mendeller deresinin karşısındaki büyük kaya üzerindeki çam ağacının 75 yıldır aynı şekilde hiç büyümeden durduğu söylenmektedir.Yolu düşenlerin mutlaka görmesi gereken doğa bir güzelliktir.
Beykoz Asarı (kalesi) :
Alparslan köyünün bir mahallesinde bulunan kayalara güney yamacı dayanmış, kuzeyinde belli belirsiz bir duvar, ortasında ise bir su havuzunun var olduğu görülmektedir.
Karakoçlu’da Beylik Mezarı :
Karakoçlu Köyü Güney Mahallesinde Köristan mevkiinde tek odalı kübik çatılı bir bey mezarı olduğu görülmektedir.Mezarın yan duvarları büyük blok taşlardan oluşturulmuştur.
Gavur Anbarı diye anılan tarihi değeri var sayılan nöbetçi gözetleme kulesi Adatepe köyünde bulunmaktadır.
Yine Alparslan köyünde bulunan ve zirvesinden çevreye bakıldığında ormanın binbir rengini en güzel örneklerini görebileceğiniz bir kale kalıntısını görmekteyiz.
Yöre halkından alınan bilgilere göre ; Beylik, Beykoz, Hasar kalelerinin Alparslan’a ait olduğu zannedilmektedir.
O dönemde büyük bir savaş olduğunu ve Alparslan’ın bu savaştan galip çıktığı söylenmektedir.Tabii bu bilgiler dededen toruna aktarımla günümüze kadar gelmiştir.
Yağmurca (Kurdeşe) deki kayalıklar
Bu kayalıklar doğudan batıya doğru bir duvar görünümündedir.Adeta doğal bir kanyon şeklindedir.
Akçasu’da Kral Mezarlığı:
Bostandüzünden derenin karşısına geçtikten sonra 20 dakika patika yoldan doğu tarafına yürüyerek gidilmektedir..Kral mezarı iki ayrı odadan oluşmaktadır.Mezarın tamamı taştan yapılmış olup hangi döneme ait olduğu bilinmemektedir.
Yukarıda aktarmaya çalıştığımız bilgiler yazılı belgelere dayanmamaktadır.Yöre halkının geçmişten bugüne aktardıkları bilgilerdir. Ama şu bir gerçektirki hangi yılda ve kimlerin olduğu tam olarak çözülememiş olsada Devrek te geçmişinde çeşitli uygarlıklara ev sahipliği yaptığını görmekteyiz.
Bu uygarlıkların hangi uygarlıklar olduğunu saptaması bilimadamlarının uğraşlarıyla olacaktır.
Bu eskiden günümüze kadar gelebilmiş yerleri bilimadamları tarafından incelenip,kimlere ait olduğunu saptanması için görevli kurumlarımıza büyük görevler düşmektedir.
Nerde Kalınır:
Ankara Zonguldak yolu üzeri 2 yıldızlı Çınar Otelde Konaklanabilir.(Fiyatlar oda+kahvaltıdır.)
Ulaşım İmkanı:
Devrek ile ankara arası 200 km İstanbul-Devrek Arası 600 km dir.
YÖRE YEMEKLERİ
BEYAZ BAKLAVA
Malzemeler :
3yumurta
3 çorba kaşığı yoğurt
0,5 litre süt
100gr margarin ceviz içi
bir paket nişasta unu
bir adet limon .
Şerbeti ;3kg şeker 2lt su 1 adet limon suyu şebet kaynarkenşekerlenmemesi için çok az tuz
ilave edilir
YAPILIŞI
Yukarıdaki malzemeler karıştırıldıktan sonra , un koyularak ele yapışmayacak kıvamda bir
hamur elde edilir . hamur 55 adet parça yapılarak , bezleri arasina 15-20dakka dinlenmesi için bırakılır daha sonra oklava ile üzerine nişasta serpilerek , yufka büyüklüğünde zaçılir açıln yufkalar hafif kurutulur. Büyük bir tepsinin altı yağlanır .Kuruyan yufkalardanz 5 tanasi tepsiye konur üzerine dövülmüş ceviz serpilir 54 adet beze bitene kadar bu işlem
tekrerlanır.Daha sonra tepsideki yufkaların uzerine kalan 1 adet beze açılarak kurutmadan
yerleştirilir. Hamur, bıçakla baklava şekli verilerek keslir üzerine eritilmiş margarın karışımı
kaşıkla serpilir. Fırında çok kızarmadan pişirilir. Hafif ılık iken şerbeti dökülür.
Böylece beyaz baklava hazırlanmış olur.
ETLİ YAPRAK DOLMASI (SARMA)
Malzemeler
1kg haşlanmış üzüm yaprağı
1kg orta yağlı kıyma
Yarım su bardağı pirinç
4 adet kuru soğan
1 bağ maydanoz
1 bağ nane (dereotuda olabilir)
Karabiber, az zeytinyağı, tuz
YAPILIŞI
Derince bir kapta kıyma, yıkanmış pirinç, kuşbaşı doğranmış soğan ve domatesler, ince kıyılmış maydanoz, dereotu, nane, tuz, karabiber ve az zeytinyağı ile dolmanın içi hazırlanır. Tencerenin dibinde salça ve margarin eritilir. Yapraklar boyunca ikiye veya üçe bölünerek dolmalar sarılır. Ve tencereye yerleştirilir. Tencerenin yarısına kadar su ilave edilerek dolmalar, yapraklar yumuşayana kadar kısık ateşte pişirilir. Üzerine arzuya göre sarımsaklı veya sade yoğurt ile domates sasu ilave edilerek servis yapılır.
CEVİZLİ KÖMEÇ
Malzemeler
3 yumurta (akı içine, sarısı dışına)
3kg un
2 su bardağı süt
1 su bardağı yoğurt kaymağı
2 paket kabartma tozu
YAPILIŞI
Yukarıdaki malzemeler karıştırılarak kulak memesi yumuşaklığında bir hamur yapılır. Üzeri örtülerek 10-15 dk. dinlendirilir. Daha sonra hamur 10 adet bezeye ayrılır. Her biri merdane ve oklava ile açılarak içleri yağlanıp rulo şeklinde sarılır. Daha sonra bu rulolar tekrar açılarak içlerine yeteri kadar dövülmüş ceviz konularak tepsiye rulo yapılır.
Hamurlar bitene kadar işlem tekrarlanır ve son olarak üzerine yumurta sarısı sürülerek fırında pişirilir.
DEVREK BASTONU
“Devrek bastonu , bir sevgi , bir duyarlılık bir aşk mahsulüdür.”
Münteka Çelebi
Zonguldak’ın şirin bir ilçesi olan Devrek, bastonculuğu ile ünlü bir ilçemizdir. Devrek de bastonculuk yaklaşık 200 yıllık bir geçmişe sahiptir. Ve keten eğirme çıkrıkçılığı ile başlamıştır. Sanatsal boyutu ile dikkat çeken Devrek bastonu ilki 7 TEMMUZ 1984 tarihinde düzenlenen Baston Festivali ile insanlara tanıtılmış ve bu Festival Devrek Baston Sanatını günümüze kadar gelmesin de katkıda bulunmuştur.
“Sanatı ve Kültürü içermeyen bir baston kadar, bastonsuz bir kültürde yaşatılamaz.” Gerçekten de bir Devrek Bastonunda sanat ve kültürün yoğunlaştığını görmek, bu el sanatınızın hiçte anımsanmayacak bir yer işgal etmekte olduğunu anlamamıza yardımcı olacaktır. “Sanat nedir” sorusuna kabaca verdiğimiz yanıt aynı zamanda Devrek Bastonunun yapımında ustanın eserine bakış açısını ve üretim anlayışını belirleyecek ve bu ürünlerin sanata neden yaklaştığını da anlamamıza yardımcı olacaktır.
Devrek’te Baston yapımına girmeden önce, Baston tarihsel gelişim içerisinde Baston ve Devrek’te Bastonculuk tarihi nedir soruları üzerinde durmakta fayda vardır.
DEVREK’TE BASTONCULUĞUN TARİHİ
Devrek’in eski adı “Hamidiye’dir.” 1885 Merkez Kaza olmuştur. Yörede yaşayan en eski topluluk Etiler olmuştur. Sırasıyla Pontus İmparatorluğu, Roma ve Bizans İmparatorluğunun egemenliğine giren Devrek 1079 Anadolu Selçuklularının elinden geçmiş, 1348 yılında Orhan Bey tarafından Osmanlı topraklarına katılmıştır.
Kimilerine göre Bölgenin Coğrafi yapısı koyun şeklini andırdığı için bu bölgeye ağzı yayık koyun anlamına gelen Devrek denilmiştir. Kimilerine göre de Bölge adının develerin yüklerini boşalttıkları yer anlamına gelen “Deverek” sözcüğünde almıştır.
Devrek’te bastonculuk tarihine geldiğimizde ise, bastonculuk ilkel bir yün ve pamuk eğirme aleti olan çıkrıkla başlamıştır. Manda boynuzundan yapılan iki tarafı siyah, ortası beyaz, çubuk şeklinde kemik ağızlık ve kızılcık ağacı özünden üç parçalı ve eklemeleri gümüş veya altın bilezikli olan ağızlıkları yapımı da bastonculuğu da geçiş ürünleri olmuştur.
Hicri 1310(1892) tarihli Kastamonu Salnamesinde Hamidiye kazasında (Devrek) “ceviz ağacından sandık, masa, konsol, sigara ağızlığı ve baston gibi şeyler şayan-ı memnuniyet bir surette olup….” Demesi Devrek’te 1892 yılında baston yapıldığını kanıtlamaktadır.
Aziz Salman Usta önce 1933 yıllarında Zonguldak’ta düzenlenen “tasarruf ve yerli malı haftasında daha sonra 1936 yılında İzmir Enternasyonal Fuarında kurmuş olduğu sergilerle Devrek Bastonunu yurt çapında tanıtmak için çaba göstermiştir. 1950li yıllarda İzmir fuarında ve diğer yörelerde düzenlenen sergilerle tanıtım yaygınlaşmıştır. Devrek Bastonu 1965’de bir bilgi yarışmasına konu edilmiştir. daha sonraları ekonomik nedenlerle kaybolmak üzere olan baston 7 Temmuz 1984 tarihinde “Baston ve Güreş Festivali düzenlenirken yurt içi ve yurt dışında tanınır hale getirilmiş,ardından tanıtımı daha da yaygınlaştırmak için 1989 yılında “Baston ve Kültür Festivaline”dönüştürülmüştür.
Devrek Bastonu festivaller hariç 1994 yılı içerisinde Kültür Bakanlığının desteğiyle Ankara ve Topkapı Sarayında düzenlenen sergilerde tanıtılmıştır. Birçok Üniversitede de Devrek Baston sanatı ile ilgili seminerler düzenlenmiştir. Yurt içi ve Yurtdışı Festival ve Fuarlara davet edilmiştir.Devrek Bastonu’nu aynı zamanda medyatik özelliği vardır. Önemli Devrlek adamlarına hediye edilmiş, Ülkemizi yöneten siyasetçi ve bürokratların hemen hemen hepsinde bir Devrek Bastonu mevcuttur.
DEVREK BASTONUNUN TARİFİ
Dünyada benzeri olmayan nitelikte sanatsal ve Yerel Kültür birikimini üzerinde taşıyan zarif , şık bir destektir.
ÖZELLİKLERİ
Yapılış itibariyle sağlam ve dayanıklı olduğundan ustasından çok yaşar. Bu yüzden antik özelliği de vardır.
NİTELİKLER
Devrek Bastonu zengin sap çeşidi ve gövde de iki gruba ayırdığımız zengin işleme süsleme sanatına sahiptir. Bunları sırasıyla tanımlayacak olursak:
Sap: Dört grupta toplanır.
1. grup :Ortapetik saplar.(Modern ortapetik ve Klasik Ortapetik.)
2. grup: Yuvarlak(Çengel) saplar (Takma ve kendinden çengelli )
3. grup: Asa saplar( Yuvarlak topuz ve çeşitli figürlerde yapılan kısa saplardır.)
4. grup: Figürlü saplar. ( Ustanın becerisine dayanan ve her çeşit hayvan kafası figürü ile donatılmış saplar.Ayrıca bu figürler diğer gruptaki saplara da uygulanır.)
Gövde: İki grupta işlenmektedir.
1 nci grup oyma şekiller:
a-Baklavalı .
b-Çoban çentiği.
c-Burmalı.
d-Yılanlı.
e-Çeşitli geometrik şekiller.
2 nci grup Bezeme (Kakma ) şekilleri.
a-Motif ve çiçek desenleri.
b-Tel ve sedef kakma
MALZEME TEMİNİ
Devrek Bastonu üç kısımdan oluşur.
1 SAP : Ceviz, Dış budak, Gürgen, Mağun, Çimşir, Kayın, Dut gibi sert ağaçlar yani sıra,gümüş bazen prinç gibi metal, manda boynuzu gibi kemik saplar kullanılır.Bu ağaçların önemli bir miktarı yöremiz ormanlarından temin edilir.
2.GÖVDE : Devrek Bastonunun ham maddesi yöremiz ormanlarında yetişen ve kalitesi , yetiştiği bazı yörelere göre daha yüksek kızılcık ağacıdır. Kızılcık ağacı işlenebilirliği,sağlamlığı, sertliği oymaların her türlüsünü rahatça pürüzsüz ve çıtırdama yapmadan,yapıldığı içi renginin beyaz olması nedeniyle her türlü bezeme ve işleme yapıldığından çok zengin çeşitte oyma ve bezeme sanatı yapmamızı sağlayan harika bir dal ağaçtır. Bunun yanı sıra ak gürgen , kara elma ve çeşitli ağaçlarından bastonlar yapılmaktadır.
3 UÇ (Yere basan korumalık ) : Genelde manda boynuzundan takılır. Ama son yıllarda Gerede‘li Tarak ustalarının işlerini bırakması nedeniyle uç kısmına takacak, boynuz ucu , yeteri kadar ve kaliteli gelmediğinden Teknoloji Ürünü olan ve kullanılması rahat (Polyamit) isimli sert plastik takılmaktadır.
SAKLAMA (DEPOLAMA)
Baston yapılacak ağaçların mutlaka çok kuru olması gerekir. Sap yapılacak ağaçlar tahta halinde en az bir yıl.Gövde de kullanılacak kızılcık dal ağacının temini için her yıl tabiattan su çekildiğinde kesiciler tarafından ormanda halk dilinde deynek kesimi başlar. Ve bahar gelinceye kadar bu kesim sürer. Baston ustaları bu kesicilerden belli bir ücret karşılığı satın alır. Dışındaki kabuğu yer yer soyarak (Bundan amaç deyneğin hem çabuk kuruması ve hem de özünü kusarak ağacın beyaz kalması içindir.) bir yıl sonra kullanılmak üzere istiflenir.
BASTON İMALATI
Dokuz aşamada yapılır.
1-Fırınlama: Kızılcığımız, dal ağacı olduğundan ve dal ağacı genelde çok düzgün olmaz,kızılcık ağacının en önemli özelliği 180-240’C sıcaklıkta 8-15 dakika fırınlandığın da yumuşaması ve istediğimiz şekilde düzeltme tahtasında(Üzerinde çeşitli ebatta delikler açılmış ve ağacın o deliklerde düzeltme işleminin yapıldığı kalınca sağlam tahta .) düzeltilir ve soğutulur.
2-Tornalama: Bastonun en önemli işlemi tornalamadır. Bu işlem tasarlanan bastonun sapının şekliyle üzerindeki oymanın şekline göre kalınlığı ve estetiği değişkendir. Tornada sap takılacak kısmı , işleme yapılacak gövdesi ve uç takılacak bölümleri çekilerek hazırlanır.
3-Gövde: Birinci gruptaki yapılacak işlemeye göre tornada çekilen kızılcık gövdeye fatura açılır ve işlenecek yılan, baklava dilimi vs. şekiller önce markalanarak özenle göze en hoş görünecek şekilde taksimatı yapılır.Bu işlemler tamamen elde yapılır.Bazıları çok zor ve mesakatlı ,bazıları dadiğerlerine göre kolay şekillerdir. Bastonların fiyatını da bu çalışma belirler.
İkinci grupta bezeme işlemi yapılacak gövde tornada düz çekilir. Bu gruptaki bastonlar sapta dahil bastonun bütün temizlik, zımpara ve boya işlemleri bittikten sonra bir kat vernik atılır. Ve üzerine çıkarılacak motif , fotokopi yapılmış motif işlemeleri kağıtlar geçici yapıştırılır. Ve bundan sonra spiral (Dişçi frezesi) denen aletin ucunu takılan ufak çeşitli matkaplarla motiflerin hatları gövde üzerine geçilir. Ve yine bu özel matkaplarla motiflerin içi ağacın beyaz kısmı ortaya çıkana kadar temizlenir. Temizlik işlemi bittikten sonra matkapların bıraktığı ve düzensizliği gideren zımba dediğimiz kalın çividen yapılan özel aletle noktalar şeklinde zımbalanır. Bu yola motiflerin içine hem göze hoş gelen bir düzen ve motife klasik bir görüntü kazandırır.
4-Sap Kesimi: Her gövdeye, her işlemeye her sap modeli yakışmaz. Her işlemenin kendine uyan sap şekilleri vardır. Sapla , işlenen gövde arasındaki uyum çok önemlidir. Sap çeşitlerinin hepsinin patron kalıpları mevcuttur. Kullanılacak tahtaya şerit makinalarında özenli bir şekilde biçilir. Ve kavela delikleri delinir. Bu delik sayesinde gövdeye tutkalla monte edilir. İlk biçme işlemi biraz kaba olduğu için tekrar şeritte gövdeye göre son kesimleri ve düzeltmesi yapılır. Kesilen sapın köşeli kenarları frezede kabaca yuvarlatılır. Daha sonra tezgahlarda özel törpüler ve eğelerle tam estetiği verilir.
5-Uç Takmak: Tornada, önce uç takılacak kısma kavelası açılır. Takılacak uç (Boynuz ucu ve polyamit ) delinerek gövdedeki kavelaya tutkalla monte edilir. Kuruduktan sonra gövdeye göre göze hoş görünecek şekilde temizliği yapılır.Devrek Bastonundan bu uç kısımlarının dayanıklılığı ve estetiği çok önemlidir.
6-Sistire ve Zımpara: Oyma ve törpü işlemleri bitmiş sap ve gövde üzerindeki törpü izlerine tamamen çıkartmak için önce sistire çekilir. Bu işlemden sonra kalından başlamak üzere baston üzerindeki şekiller ve gövde net ve parlak bir görünüm alıncaya kadar ince varan zımpara işlemi yapılır.
7-Renklendirme (Boyama): Aslında bastonumuzun üzerindeki renk bir boya maddesi değildir. Bastonumuzu Dünya’daki bütün bastonlardan ayıran en önemli özelliği bu renk verme işlemidir. Kızılcık ağacının da baston konusunda ne kadar özel yeri olduğu burada ortaya çıkmaktadır.En rahat ve kalıcı olarak ya çini mürekkebi ile yada saf nitrik asitle yakılarak boyanır. Saf nitrik asidi sadece suyla söndürerek sarı renkli yada saf nitrik asitte önce bir miktar demir eritip yarı yarıya suyla söndürüp kahve rengini elde edersiniz. Bastona renk verecek kısımları renge göre ayarlanan nitrik asitle el değdirmeden dikkatlice sürülür. Ve tüp ateşinin üzerinde iyice yakılarak renk alması sağlanır. Bu renkler bastonun üzerinde ancak sistire ile kazıyarak çıkarılır. Anormal şartlarda kesinlikle bozulma yapmaz.
8-Süsleme İşleme: Genelde yılan üstü boyamadan doğan şekillerle ve her ustanın sapın hemen altında 5-7 cm.lik bölgesine o ustanın kimliği yerine geçen bölümlerde çiçek veya başka simgelerle süslediği bölümlerdir. Bu süslemeler çini mürekkebi ile ya boyayarak spiralle oyulur , yada çini kalemleri ile çizerek yapılır.Aynı işlem asitlede yapılır ve sonra oyulur. Bir diğeri de bu bölgeler beyaz bırakılarak yakı kalemi dediğimiz dekorasyon havyası ile yakılarak yapılır.
9-Vernikleme: Bütün işlemleri tamamlanan bastonun verniklenmesi genelde çabuk kuruyan selülozik uzun boru içinde incetilmiş daldırma ve süzme işlemi ile yapılır. Daldırma usulü verniğin her bölgesine nüfus etmesi eşit şekilde dağılması bakımından en sağlıklı yöntemdir. İyi bir vernikli yüzey elde edilene kadar belli zaman aralıklarıyla bu işlem 7-8 defa tekrarlanır.
Konular
- Bayburt-Aydıntepe Yeraltı Şehri
- Bayburt-Korgan Köprüsü
- Kütahya-Murat Dağı Kaplıcaları
- Kütahya-Kütahya Kalesi
- Kütahya-İshak Fakih Camii
- Kütahya-Kütahya Arkeoloji Müzesi
- Kütahya-Kütahya Zafertepe Anıtı
- Kütahya-Domaniç Ormanları
- Kütahya-Dumlupınar Şehitliği
- Kütahya-Ilıca Harlek Kaplıcaları
- Kütahya-Kütahya Ulu Camii
- Kütahya-Dönenler Mevlevihanesi
- Kütahya-Dumlupınar Müzesi
- Kütahya-Simav Çitgöl Kaplıcaları
- Kütahya-Kütahya Saat Kulesi
- Kütahya-Kütahya Çini Müzesi
- Kütahya-Yoncalı Kaplıcaları
- Kütahya-Kütahya Çinili Camii
- Kütahya-Dereli Kaplıcaları
- Kütahya-Kütahya Kurşunlu Camii
- Kütahya-Eynal Kaplıcaları
- Kütahya-Mızık Çamı
- Çanakkale-Erikli
- Çanakkale-Melek Hanım Çiftliği
- Çanakkale-Değirmen Burnu Tabyası
- Çanakkale-Gökçeada Yıldız Koyu
- Çanakkale-Çimenlik Kalesi
- Çanakkale-Biga Çayı
- Çanakkale-Mıhlı Şelalesi
- Çanakkale-Sivrice Koyu