Kapadokya'nın Yeraltı Şehirleri - 2

ÖZKONAK YERALTI ŞEHRİ
Avanos’ a 14 km. uzaklıkta yer alan Yeraltı Şehri, İdiş Dağı’nın kuzey yamaçlarına, volkanik granit bünyesi tüf tabakalarının oldukça yoğun olduğu yere yapılmış. Geniş alanlara yayılmış olan galeriler birbirlerine tünellerle bağlanmış.
Kaymaklı ve Derinkuyu Yeraltı Şehirleri’nden farklı olarak katlar arası haberleşmeyi sağlayacak çok dar ve uzun delikler bulunuyor. Düzgün oyulmuş odaların girişleri kapatıldığında havalandırma da bu dar (5cm.) ve uzun deliklerle sağlanmış. Yine diğer yeraltı şehirlerinden farklı olarak sürgü taşından sonra, tünel üzerine (düşmana kızgın yağ dökmek maksadıyla) delikler oyulmuş. Özkonak Yeraltı Şehri’nde Kaymaklı ve Derinkuyu Yeraltı Şehri’nde olduğu gibi hava bacası, su kuyusu, şırahane ve sürgü taşları bulunuyor.

Nevşehir’e 29 km. uzaklıktaki Derinkuyu ilçesinde yer alan yeraltı şehri, Kapadokya’daki diğer örnekleri içinde en geniş, en derin ve en gelişkin yerleşim alanıdır.

DERİNKUYU YERALTI ŞEHRİ
Nevşehir’e 29 km. uzaklıktaki Derinkuyu ilçesinde yer alan yeraltı şehri, Kapadokya’daki diğer örnekleri içinde en geniş en derin ve en gelişkin yerleşim alanı. Tam sekiz katı olan ve 85 metre derinliğe inen Derinkuyu Yeraltı Şehri’nde yaşama alanları, mutfak ve yemekhaneler, ahırlar ve şırahanenin yanı sıra diğer yeraltı şehirlerinde bulunmayan bir misyoner okulu bile var. Bu okulun geniş tavanı yöredeki diğer yeraltı şehirlerinde olmayan bir beşik tonoz ile kaplanmış. Derinkuyu Yeraltı Şehri’nin bir başka ilginç özelliği ise 55 metre derinliğe kadar inen ve aynı zamanda su kuyusu olarak da kullanılan havalandırma bacaları. Bu ikinci işlevinden dolayı, özellikle kuşatma günlerinde aşağıya inemeyen düşmanın suları zehirlemesini önlemek için bu bacaların bir kısmı yeryüzüne açılmazmış. Kaymaklı yeraltı şehriyle birlikte konukların ziyaretine açılan Derinkuyu’nun bugün yalnızca onda biri gezilebiliyor. Bu görkemli yeraltı şehrinin kilisesi ise ikinci katta yer alır ve haç şeklindeki bu kiliseye 3 ve 4. katlardan doğrudan inilen bir merdivenle ulaşılır.

ACIGÖL YERALTI ŞEHRİ
Bugünkü Acıgöl ilçesinde yer alan Yeraltı Şehri, o kadar eski olmamasına karşın çoğu özelliği açısından Özlüce ve Mazı Yeraltı Şehirleri’yle benzerlik gösterir. Yine tüneller ve pasajlarla birbirine bağlanmış büyük salonlar, bazalt taşı kullanılarak yapılmış kemerli mekanlar, kaya oyma mekanları... Bugüne kadar üç girişi saptanan Yeraltı Şehri’nde kilise yoktur. Girişlerin üçüncüsünde, her iki taraf yüksek taşlarla desteklenmiş, böylece oluşturulan giriş kapısı ayrıca yatay bir taşla korunmuş.

İlk olarak 1975 yılında keşfedilip, 1991 yılında ancak iki katı ziyarete açılabilen Tatlarin Yeraltı Şehri Nevşehir’in, Acıgöl beldesinin 10 km. kuzeyinde, Tatlarin kasabasının ‘Kale‘ olarak bilinen tepesinde yer alıyor.

TATLARİN YERALTI ŞEHRİ
Gerek bölgede, gerekse Yeraltı Şehri’nin içinde, bugüne çok azı kalabilmiş birçok kilise bulunmuş. Yeraltı Şehri’nin diğerlerine göre daha büyük mekanlardan oluşmuş olması ve kilise sayısının çokluğu gibi belirtilerden yola çıkan araştırmacılar, Tatlarin’in bir sivil yerleşim mekanı olmaktan çok askeri ya da dini amaçlarla kullanılan bir manastır ya da garnizon olduğunu tahmin etmekteler. Yeraltı Şehri’nin orijinal girişi yıkılmış. Yaklaşık 15 metre uzunluğundaki bir geçit, giriş bölümünü oldukça geniş bir salona açar. Bu pasaj, diğer yeraltı şehirlerinde de birçok örneğine rastlanan ortası delikli dev sürgü taşlarıyla, izinsiz girişlere kapatılmış.

Sağ taraftaki nişin içinden aşağıya doğru oyulan ve halk tarafından ‘Zindan’ olarak adlandırılan mekanda 3 iskelet bulunmuş. Tuvaletin de yer aldığı bu ana mekanın sağ tarafında kiler/mutfak bulunuyor. Bu alanın Roma Dönemi’nde mezarlık alanı, Bizans Dönemi’nde de kiler olarak kullanılmış olması gerekiyor. Çünkü bu odadaki nişler, yöredeki Roma Dönemi kaya mezarlarındaki -ölülerin yatırıldığı- nişlerden farksız. Ancak daha sonraki dönemlerde bu nişlerin tabanları oyulmuş ve içine erzak konulmuş. İkinci girişte ahır yer alıyor. Daha önce erzak deposu olarak kullanıldığı şüphesiz olan bu geniş mekan sütunlarla desteklenmiş. Tabanında beş adet ambar bulunuyor. Tavan kısmında yeraltı yerleşiminin başka mekanlarına ulaşılabilen havalandırma bacası yer alıyor. Birinci büyük mekan ile ikinci büyük mekan dar bir koridorla birbirine bağlanıyor. Zikzak biçimli bu koridorda tuzak ve bağlantıyı kesen sürgü taşı bulunuyor.

MAZI YERALTI ŞEHRİ
Antik dönemlerdeki adı Mataza olan Mazı Yeraltı Şehri, Ürgüp’ün 18 km. güneyinde, Kaymaklı Yeraltı Şehri’nin ise 10 km. doğusunda yer alan aynı adlı bir köyde kurulu. Köyün ve Yeraltı Şehri’nin kurulu olduğu vadi ve düzlükte Erken Roma ve Bizans dönemine ait çok sayıda kaya mezar görülür. Mazı Yeraltı Şehri’nin bugüne kadar farklı noktalarda dört adet girişi belirlenmiş bulunuyor. Girişleri kontrol etmek için burada da dev sürgü taşları kullanılmış. Özellikle bu bölümde, sürgü taşlarının rahatça hareket edebilmesini sağlayacak düzenlemelerle içeriye izinsiz girişin neredeyse imkansız hale getirildiği görülür. Mazı Yeraltı Şehri’nde de hemen bütün diğer yeraltı şehirlerinde olduğu gibi giriş katı hayvan ahırlarına ayrılmış. Ancak, burada diğer yeraltı şehirlerinden farklı olarak ahırın ortasında hayvanlar için yalaklar bulunur. Yine, Mazı Yeraltı Şehri’ndeki ahırların sayısı diğerlerine göre çok daha fazla. Aynı bölümde bulunan bir diğer ilginç yapı ise şırahaneler. Gerek hayvan ahırlarının çokluğu ve gerekse şırahaneler Mazı Yeraltı Şehri’nin çok uzun süreler kalınmak üzere inşa edildiğini akla getirir. Şırahanelerin tavanında, üzümlerin aşağıya doğru dökülmesini sağlayacak bacalar göze çarpar. Mazı yeraltı şehrinin en görkemli bölümlerinden birisi de ahırlardan açılan kısa koridorlar vasıtasıyla ulaşılan kilise. Yine sürgü taşlarıyla güvenliği alınan bu kilise, kenarları boyunca devam eden ve oturma yeri olarak düşünülmüş alçak platformu, kabartmaları, görevli odalarıyla kusursuz bir görünüm sunar. Kilisenin, Kaymaklı Yeraltı Şehri’ndekinden farklı olarak dikine tasarlanmış apsisisin tam karşısında Yeraltı Şehri’nin diğer bölümlerine geçişi sağlayan gizli bir baca var. Birbirlerine dar ve uzun tünellerle bağlı üst kat mekanlarına geçişi de sağlayan bu gizli bacanın içine açılan oyukların tırmanmayı hızlandırmayı ve kolaylaştırmayı sağlamak üzere açıldığı sanılıyor. Mazı Yeraltı Şehri’nde bulunan pasajların çoğu kapanmış olduğu için, şehrin ne kadar bir alana yayıldığını söylemek bugün için güç de olsa, bu denli kusursuz mekanlara ve bir kiliseye sahip olmasından yola çıkılarak en az Derinkuyu ve Kaymaklı yeraltı şehirleri kadar geniş olduğunu varsaymak yanlış olmaz.

ÖZLÜCE YERALTI ŞEHRİ
Özlüce Yeraltı Şehri, alışılmış kat sistemi yerine çok geniş bir alana yayılan tek kat olarak tasarlanmış. Yeraltı Şehri’nin en geniş alanını hemen girişteki ana mekan oluşturur. Bu büyük alanın sağında erzak depoları sol tarafında ise oturma odaları yer alır. Özlüce Yeraltı Şehri’nin galerileri de çok uzundur ve tabanlarında tuzaklar bulunan bu uzun galerilere hücre tipi odalar açılır. Yeraltı şehrinin oyulduğu tüfler değişik renklerden oluşur. Girişteki bazalttan yapılmış kemerli bölümden 15 metre uzunluğunda bir geçitle asıl tüf kayaya ulaşılır. Nispeten daha yeni olan bu giriş bölümüyle daha eski olan ana mekanın ilişkisini kesmek için koridorun bitiminde granitten yapılmış ve yaklaşık 2 m. çapında bir sürgü taşı göze çarpar.